“Ben de senin kalbinin içini görmüştüm, unuttun mu? Karanlığın arasında parlıyordun. Onur, cesaret ve görev aşkıyla sağlam bir iradeden oluşuyordun. Seni nasıl sevmem ki?”
Bir başrahibin arzuları…
Poseidon’un Başrahibi Alaric sevdiği kadın olan asilerin lideri Quinn’e bir söz vermiştir: Dostu Jack’i insanlığının son nebzesini de kaybetmeden kurtarmak zorundadır. Diğer yandan, bunu yapması halinde kötü bir durumla karşı karşıya kalacaktır; büyük aşkını, hayatını kurtardığı adama kaptırma tehlikesiyle... Ancak sonucu ne olursa olsun Quinn’in dileklerini yerine getirmek onun için her zaman ilk sıradadır.
Yeniden doğan bir tehdit…
Poseidon’un Trident’inin son cevheri, Atlantis’in gerçek kralı olduğunu iddia eden Yeniden Doğan Batlamyus adlı gizemli bir adamın eline geçmiştir. Ancak bu büyülü teröristin yegâne amacı kaos oluşturmaktır. Onu durdurabilecek tek savaşçı ise aşkın kuvvetli çekimiyle girdiği bir yolda uğraş vermekle meşguldür. Atlantislilerin deniz üzerindeki gücü de tufan oluşturabilecek büyüklüktedir ve Alaric, Quinn’in aşkı için tüm dünyayı yıkmaya hazırdır.
Atlantis’in ölümsüz insanlarıyla vampir hükümdarlığı arasında savaş baş gösterdiğinde Atlantisli başrahip hem dünyasını hem de sevdiği kadını kurtarmak için çabalamak zorunda kalır ve bu savaşta hiçbir riskin göze alınması mümkün değildir.
“Ben de senin kalbinin içini görmüştüm, unuttun mu? Karanlığın arasında parlıyordun. Onur, cesaret ve görev aşkıyla sağlam bir iradeden oluşuyordun. Seni nasıl sevmem ki?”
Bir başrahibin arzuları…
Poseidon’un Başrahibi Alaric sevdiği kadın olan asilerin lideri Quinn’e bir söz vermiştir: Dostu Jack’i insanlığının son nebzesini de kaybetmeden kurtarmak zorundadır. Diğer yandan, bunu yapması halinde kötü bir durumla karşı karşıya kalacaktır; büyük aşkını, hayatını kurtardığı adama kaptırma tehlikesiyle... Ancak sonucu ne olursa olsun Quinn’in dileklerini yerine getirmek onun için her zaman ilk sıradadır.
Yeniden doğan bir tehdit…
Poseidon’un Trident’inin son cevheri, Atlantis’in gerçek kralı olduğunu iddia eden Yeniden Doğan Batlamyus adlı gizemli bir adamın eline geçmiştir. Ancak bu büyülü teröristin yegâne amacı kaos oluşturmaktır. Onu durdurabilecek tek savaşçı ise aşkın kuvvetli çekimiyle girdiği bir yolda uğraş vermekle meşguldür. Atlantislilerin deniz üzerindeki gücü de tufan oluşturabilecek büyüklüktedir ve Alaric, Quinn’in aşkı için tüm dünyayı yıkmaya hazırdır.
Atlantis’in ölümsüz insanlarıyla vampir hükümdarlığı arasında savaş baş gösterdiğinde Atlantisli başrahip hem dünyasını hem de sevdiği kadını kurtarmak için çabalamak zorunda kalır ve bu savaşta hiçbir riskin göze alınması mümkün değildir.
Serinin son kitabı. Merakla beklenen bir karakterdi Alaric. Aslında beklentim daha büyüktü biraz altında kaldı. Buna rağmen aksiyonu bol bir kitap okudum.
https://birumuthayal.blogspot.com/2020/02/alyssa-day-atlantisin-kalbi.html#more
Sonunda beklediğim seri, muhteşem finaliyle son buldu. Seri boyunca Atlantis’in güçlü başrahibi Alaric ile asilerin lideri Quinn’in hikayesini çok ama çok merak ediyordum. Ve sonunda çıktıı…
https://illekitap.blogspot.com/2020/09/alyssa-day-atlantisin-kalbi-poseidon.html
Poseidon'un Savaşçıları serisini bitirmiş bulunuyorum. Ne seriydi ama... tek kelimeyle nefes kesici, aşk dolu, tutkulu, aksiyon dolu, savaşlı ve sonunda büyük zaferli bir seriydi. Her bir kitabı birbirinden güzeldi.
Bence fantastik severseniz bu seriye el atmadan geçmeyin!
Alyssa Day'in ne yazık ki ülkemizde tek yayınlanan kitapları bu seriye ait. Ama serinin bütün kitapları birbirinden güzel. Ayrı ayrı karakterler ve hikayeler gibi görünse de amaç tek olunca ve olay döngüsü de devam niteliğinde olunca sıralı okuyun derim ben. Gerçi ilk kitaplar biraz zor bulunuyor sanırım ama bulunca asla es geçmeyin!
Bu kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Alaric artık duygularını durduramıyor ve Quinn için her şeyi göze alma durumuna gelmiştir. Jack'i hayata döndürmek için uğraşırken Trident'n son taşı olan Poseidon'un Gururu'nun da yeri belli olunca Alaric, Quinn'i bırakmamak adına taşı almaya gitmez ki zaten onlar bu konuda konuşurken bir İblis ve Atlantisli genlerine sahip bir iblise Batlamyus'a kaptırırlar bu taşı. Üstelik Batlamyus, Anubisa ile de iş birliğindedir. Kendini Atlantis'in Kralı olarak tanıdan adam dikkatleri üzerine çekerken Quinn'i kendine eş olarak ister ve diğer kraliyet ailesi ve savaşçıları da Anubisa'ya verecektir. Alaric bir yandan sevdiği kadını korumaya çalışırken bir yandan da görev bilinciyle hareket etmektedir. Bir de bunların yanında Keeley'in Atlantis'in Başrahibi'nin ruh birleşmesiyle güçlerinin çoğalacağını söylemesiyle işler daha da karmaşıklaşır. Bu arada da Atlantis'in kalkabı zedelenmeye ve su sızdırmaya başlamıştır. Sınırlı zamanları vardır ve güçlerini hem Atlantis'i korumaya adarken bir yandan da taşı bulup görevini tamamlamak zorundalar. Tabi Alaric, öncelikle Quinn'in güvenliğini önemsemektedir.
Kitap bu yolculuğu anlatırken Alaric ve Quinn'in duygularını daha yoğun bir şekilde okuyoruz. İlk kitaptan beri bu kitaba dair beklentim çok yüksekti ve beklentimin çok ötesinde çıktığını itiraf etmeliyim.
Savaş sahnelerinden tutun da Alaric ile Quinn'in arasındaki ilişkiye... Atlantis'in yükselişinden tutunda kalkan zedelenince oluşan paniğe kadar... her şey muhteşemdi.
Kelimenin tam anlamıyla seriye yakışan bir son oldu!
Alaric'in tereddütleri, artık kendisini düşünerek hareket edecek olması, Quinn'i öncelikli görmesi ama yine de görevini yerine getirmesi, ikilemleri çok iyi aktarılmıştı. Özellikle Quinn'e karşı duyduğu aşk... muazzamdı.
Quinn ise... tam da Alaric'e göre bir kadındı. Savaşçı, sinmeyen, korkmayan, pes etmeyen bir kadın. Zaten onun bu halleriydi ya dikkatini çeken de. Özellikle taşın peşine düşmesi ve almayı başarması çok iyiydi.
Alaric'in ruh birleşmesi sonucu ve Quinn ile ilk sevişmelerinden sonra olanlar süperdi. Alaric'n parıldamalarını hayal derken Fantastik Dörtlü filminde ateş adam vardı ya onun gibi bir şey düşündüm hep :).
Anubisa... yaptı yine yapacağını ama sonu güzel oldu. Bütün bir seri boyunca bu hazzı bekledim :)
Bütün savaşçıların tekrardan Atlantis'te toplanmaları ve kapının kafasına göre davranması çok eğlendirdi beni.
O son savaş muhteşemdi. Okurken nefesimi tuttum bazı sahneler de.. süperdi.
Poseidon'un yine kendini göstermesi harikaydı. Hele son sahnede çıkıp da Quinn ile konuştuğu şimdiye kadar senindi artık benim muhabbetinde kahkaha attım :)
Jack'in sonunda geri dönmesi süperdi. Son tam son oldu aslında kitapta. Gülümseyerek ve tatmin olarak kapattım kitabı.
Bahsetmek istediğim çok şey var ama susuyorum spoiler olur diye. Ama keşke bu serinin dizisi olsa da doyasıya izlesek ya da filmi olsa...
Ya da Martı Yayınları yazarım başka serilerini de yayınlasa da doyasıya okusak.
Ben çok çok sevdim, bu türü sevenler mutlaka okumalı.
432 sayfa
Ekim2019 tarihinde, Martı tarafından yayınlandı