Adaletin kılıcı, bıçağı, silahı... Hayır! Adaletin terazisi. Kefelerindeki ağırlıklar farklı... Ağırlıkları eşitlemek gerek ya da teraziyi tüm ağırlıklarından kurtarmak... Adalet arayışı, kişinin kendisini yok yere savunması gibidir, yıpratıcı ve anlamsız. Bu anlamsızlığın içinde bulur hukukçu kendini. Görevi: Anlamsız gibi görünene anlam vermek ve kazandırmaktır. Davalıyı, davacıyı, hakimi, koridorları, adaletle kimi zaman mahkemelik olan bir avukatın macerasını sunuyoruz size. Bu yazılarla adliyenin camlarından konfetiler atılıyor bazen, bazen cam kırıklarından başka bir şey girmiyor içeri. Mizah, bir sorunu kavramanın, acı gülümsemelerin ve denetimsiz kahkahaların kaynağı... Bir avukatın meslek yaşamındaki ayrıntılar, karanlık koridor serüvenleri ve adaletin açmazlarından bunalmışlığını kapsamaz yalnız... Hukuk Şeysinde koridorlarda yankılanan çıldırtıcı çığlıkları, kahkahaları ve fısıltıları duyacaksınız. Cüppesiyle koridorlarda yürüyen bu adalet savaşçısı kimsenin görmediği bir anda size göz kırpıyor!
Adaletin kılıcı, bıçağı, silahı... Hayır! Adaletin terazisi. Kefelerindeki ağırlıklar farklı... Ağırlıkları eşitlemek gerek ya da teraziyi tüm ağırlıklarından kurtarmak... Adalet arayışı, kişinin kendisini yok yere savunması gibidir, yıpratıcı ve anlamsız. Bu anlamsızlığın içinde bulur hukukçu kendini. Görevi: Anlamsız gibi görünene anlam vermek ve kazandırmaktır. Davalıyı, davacıyı, hakimi, koridorları, adaletle kimi zaman mahkemelik olan bir avukatın macerasını sunuyoruz size. Bu yazılarla adliyenin camlarından konfetiler atılıyor bazen, bazen cam kırıklarından başka bir şey girmiyor içeri. Mizah, bir sorunu kavramanın, acı gülümsemelerin ve denetimsiz kahkahaların kaynağı... Bir avukatın meslek yaşamındaki ayrıntılar, karanlık koridor serüvenleri ve adaletin açmazlarından bunalmışlığını kapsamaz yalnız... Hukuk Şeysinde koridorlarda yankılanan çıldırtıcı çığlıkları, kahkahaları ve fısıltıları duyacaksınız. Cüppesiyle koridorlarda yürüyen bu adalet savaşçısı kimsenin görmediği bir anda size göz kırpıyor!
En uzunu 6 sayfa olan 30 küsür kısa yazının/(köşe yazısı/deneme) toplamından oluşmuş, mizahi diline rağmen -hukukçu olduğumdan olsa gerek- her paragrafı yüreğime batmış bir kitap. Yazarı Kadir Şinas değil elbette, Avukat Adnan Ekinci. Kendisinin ile yapılan bir röportajın da linki; http://www.radikal.com.tr/kultur/avukat_kadir_sinas_gercegi-673737
Yazarımız, Açık Sayfa Güncel Hukuk dergisinde ve internette yazdığı yazıları bu kitapta toplamış. Her şeyden önce yazıların sıralamasını ben çok tuttum. Sonsöz, önsözden hemen sonra geliyor ve tüm kitap boyunca olduğu gibi orada da mizahi bir dil kullanılıyor. Neden sonsöz başta yer alıyor diye düşündüm ama kitabı bitirince üstadımın asıl son sözünü kitabın son yazısında söylediğini gördüm. Avukat Adnan Bey, yazdığı yazılardan biri yüzünden 6 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor, neyse ki beraat ediyor. İşte o duruşma sırasında yaptığı savunmayı bu kitaba son yazı olarak koymuş kendisi ve müthiş bir nokta ile bitirmiş kitabı. Sanırım gelecekte çerçeveletip duvara asacağım bir yazı o.
Kitap, ülkede adalet sisteminin ve o sistemin kurucu unsurlarından olan avukatların ne halde olduğunu hiç abartısız -hatta baya bir yumuşatarak- ve -yer yer zorlama bulsam da- mizahi bir dille anlatıyor. Bir eleştiri gerekirse, ^tabii ki^^ (tabi ki) ve tıraş(traş) kelimelerini yanlış yazanlar kervanına yazarımız da büyük bir şevkle katılmış belli ki. Bu -kimine göre- ufak kusur yok sayarsak o yazıları bu şekilde bir araya getirdiği ve manifesto niteliğindeki bir savunmayı da kitabın son yazısı olarak bize sunduğu için kendisini saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Çok keyif alarak ama başta da belirttiğim gibi içim acıyarak okudum her bir paragrafı. Bu tarz kitaplar için şurası iyi olmuş, burası kötü olmuş denemez çok fazla. Çünkü bir fikirden ziyade bir realitenin ortaya konması söz konusu.
Yaklaşık 5-6 yıldır düzenli olarak söylediğim bir cümlem var; ''iyi bir avukat olamayacağım; ama çok iyi bir hukukçu olacağım.'' Acı olan şu ki bu ülkede iyi bir hukukçu olabilmek için önce hukukla olan mesleki ilişkinizi en aza indirmeniz gerekiyor. Bu ülkede adalet olmadığını görebileceğiniz en iyi yer adalet sarayları.
Adnan Ekici ya da nam-ı diğer Kadir Şinas' ın yazdıklarına sayfalar dolusu ekler yapabilirim, ama eminim, o da benim sayfalar dolduracak eklerime, dolduracağı ciltlerle karşılık verebilir. Bunları gelip okuyacağını sanmıyorum, ileride belki okur. O yüzden son cümleyi sırf onun için yazıyorum. Her şeye rağmen üstadım, eğer bir icra memuru kitap yazıyorsa, bir icra memuru yazar olabiliyorsa ve o icra memurunun adı Hasan Ali Toptaş ise hala umut var.
162 sayfa