1914te Dünya Savaşına girdiğimizde düşünürlerimizin büyük hayalleri vardı: Turanı alacak, bütün Türk ve Müslümanları sömürgecilerden kurtaracak, Devleti Ebad-Müddeti bir zamanki doruğuna tekrar oturtacaklardı. Ama 1918 yılına girildiğinde büyük rüya hiç de gerçekleşecek gibi görünmüyordu. Bu yüzden ZAFERİ NİHAİ sloganının yanına artık ŞEREFLİ BİR SULH deyimini yerleştirmişlerdi. Demeye kalmadı ortakları gibi kendi ordularının da bozguna uğramasıyla, Mondrosta TAM TESLİMİYETe imza atıldı. Bu sefer aydınlarımız düşmanları bırakıp birbirlerine girdiler. Çamur atmakta adeta yarışıyorlardı. Tabi o karmaşada asıl sorunu, yapılacak barışta savunulacak tezi ve bunun için gerekli toplumsal birliği unuttular. Birbirlerini yerlerken çözümü elbirliğiyle Padişah Vahdettinin yargısına bıraktılar. Bu ortamda İstanbulun değil ülkeyi, kendisini bile kurtaramayacağını fark eden Mustafa Kemal, kurtuluşun ancak Anadoludan gelebileceğini görür.....Ve.....1918 günümüz aydın tartışmalarını andıran bir ortamın belgeselidir.
1914te Dünya Savaşına girdiğimizde düşünürlerimizin büyük hayalleri vardı: Turanı alacak, bütün Türk ve Müslümanları sömürgecilerden kurtaracak, Devleti Ebad-Müddeti bir zamanki doruğuna tekrar oturtacaklardı. Ama 1918 yılına girildiğinde büyük rüya hiç de gerçekleşecek gibi görünmüyordu. Bu yüzden ZAFERİ NİHAİ sloganının yanına artık ŞEREFLİ BİR SULH deyimini yerleştirmişlerdi. Demeye kalmadı ortakları gibi kendi ordularının da bozguna uğramasıyla, Mondrosta TAM TESLİMİYETe imza atıldı. Bu sefer aydınlarımız düşmanları bırakıp birbirlerine girdiler. Çamur atmakta adeta yarışıyorlardı. Tabi o karmaşada asıl sorunu, yapılacak barışta savunulacak tezi ve bunun için gerekli toplumsal birliği unuttular. Birbirlerini yerlerken çözümü elbirliğiyle Padişah Vahdettinin yargısına bıraktılar. Bu ortamda İstanbulun değil ülkeyi, kendisini bile kurtaramayacağını fark eden Mustafa Kemal, kurtuluşun ancak Anadoludan gelebileceğini görür.....Ve.....1918 günümüz aydın tartışmalarını andıran bir ortamın belgeselidir.