Erhan Pınarbaşı kendisiyle yarışan bir yazar. Aynadaki Kadınla yapıtları yedinci kez ödüllendiriliyor. Ama bu ödülü ötekilere göre daha bir anlamlı. 2006 yılı KYÖD Naci Girginsoy öykü ikincilik ödülü ile taçlandığı için anlamlı. Erhan Pınarbaşı; öykücülüğümüzde yeni bir ses, çileli yazın/sanat yokuşunu aşacak bir soluk. O, dünyaya, doğaya ve çevresine hep bir iç kamerayla bakıyor. İç kamerasının çerçevelediği bakış ortamında gördüklerini, birbirini seven sözcükleri buluşturarak, el ele verdirip tüm canlılığı ve güzelliğiyle yeni bir yaşam kurguluyor. Bunlar; çoğumuzun ayrıntı diye arkaya attığı bazılarımızın da hiç görmediği ya da görmemekte direndiği insan manzaralarıdır. O yaşamlar, o insan manzaraları gün ışığına çıkınca, çoğunluğu ilgilendiren birer olgu olarak sanata dönüşür. Pınarbaşının öykülerinde doğamızın tüm güzellikleriyle, kültür coğrafyamızın şimdiye dek görmezden geldiğimiz ayrıntıları ve insanımızın dışa kapalı arka penceresi gözler önüne serilmektedir.
Erhan Pınarbaşı kendisiyle yarışan bir yazar. Aynadaki Kadınla yapıtları yedinci kez ödüllendiriliyor. Ama bu ödülü ötekilere göre daha bir anlamlı. 2006 yılı KYÖD Naci Girginsoy öykü ikincilik ödülü ile taçlandığı için anlamlı. Erhan Pınarbaşı; öykücülüğümüzde yeni bir ses, çileli yazın/sanat yokuşunu aşacak bir soluk. O, dünyaya, doğaya ve çevresine hep bir iç kamerayla bakıyor. İç kamerasının çerçevelediği bakış ortamında gördüklerini, birbirini seven sözcükleri buluşturarak, el ele verdirip tüm canlılığı ve güzelliğiyle yeni bir yaşam kurguluyor. Bunlar; çoğumuzun ayrıntı diye arkaya attığı bazılarımızın da hiç görmediği ya da görmemekte direndiği insan manzaralarıdır. O yaşamlar, o insan manzaraları gün ışığına çıkınca, çoğunluğu ilgilendiren birer olgu olarak sanata dönüşür. Pınarbaşının öykülerinde doğamızın tüm güzellikleriyle, kültür coğrafyamızın şimdiye dek görmezden geldiğimiz ayrıntıları ve insanımızın dışa kapalı arka penceresi gözler önüne serilmektedir.