Azizenin Son Günü

Semavere od salmışamİstekana kand salmışamYarim gedip tek kalmışamNe azizdir yarın canıNe şirindi yarın canıBir türkünün gücü bu kadar sınırlı uçucu mudur? Artık böyle sevdaların olmadığından söz ederken, bizimki farklı olabilir der gibi bakmıştı. İçeri Şehirin küçelerinde dolaşırken, ilerilerde bir yerde serpilen suyun sesini, akan çeşmenin şırıltısını, komşudan istenen ateşle yakılan semaverin fokurtusunu hatta armudi bardaklarda ikram edilen bir yudum çayın ardından damaklarında yavaş yavaş erimeye başlayan kesme şekerin tadını duyar gibi olurlardı. Hayat güzeldi, kolaydı, birbirine geçen küçelerin sürprizlerle saklı girdi çıktılarıyla, kapı pencere eşiklerine sinen sevgilerin bekleten ve bekleme sabrını bahşeden gücüyle, kalabalığı eksilmeyen evlerden akşam üzeri sızan yağda kızarmış al buhara eriğinin safran ve sarı kök karışık kokusuyla güzeldi hayat; başıyla sonu belli yine de her dinleyişte yeni duygular ilham eden, daralan ruhlara yeni kapılar pencereler açan, farklı duygularla kanatlandırıp semalara yükselten bir türkü gibi önlerinde uzanırdı. Bu türküyü dinlerken, henüz elektriğin icat edilmediği yıllarda idare lambalarıyla aydınlanan odaların rengini sıcaklığını yaşar gibi olurlardı.

Semavere od salmışamİstekana kand salmışamYarim gedip tek kalmışamNe azizdir yarın canıNe şirindi yarın canıBir türkünün gücü bu kadar sınırlı uçucu mudur? Artık böyle sevdaların olmadığından söz ederken, bizimki farklı olabilir der gibi bakmıştı. İçeri Şehirin küçelerinde dolaşırken, ilerilerde bir yerde serpilen suyun sesini, akan çeşmenin şırıltısını, komşudan istenen ateşle yakılan semaverin fokurtusunu hatta armudi bardaklarda ikram edilen bir yudum çayın ardından damaklarında yavaş yavaş erimeye başlayan kesme şekerin tadını duyar gibi olurlardı. Hayat güzeldi, kolaydı, birbirine geçen küçelerin sürprizlerle saklı girdi çıktılarıyla, kapı pencere eşiklerine sinen sevgilerin bekleten ve bekleme sabrını bahşeden gücüyle, kalabalığı eksilmeyen evlerden akşam üzeri sızan yağda kızarmış al buhara eriğinin safran ve sarı kök karışık kokusuyla güzeldi hayat; başıyla sonu belli yine de her dinleyişte yeni duygular ilham eden, daralan ruhlara yeni kapılar pencereler açan, farklı duygularla kanatlandırıp semalara yükselten bir türkü gibi önlerinde uzanırdı. Bu türküyü dinlerken, henüz elektriğin icat edilmediği yıllarda idare lambalarıyla aydınlanan odaların rengini sıcaklığını yaşar gibi olurlardı.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 136 sayfa
1997 tarihinde, Nehir yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9755511512
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: hikaye (yerli)

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

semire
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski