Hugh Bawn modernist bir kahramandı. Bir hayalci, sosyalist, halk adamı. Savaştan sonra İskoçyanın konut programına yön veren adam. Şimdiyse on sekizinci katta, ölüm döşeğinde. Zaman değişmiş. Yaptırdığı binalar bir bir yıktırılıyor. İkinci Dünya Savaşında kocaları askerde olan kadınların fahiş kiralar istenen evlerini boşaltmamak için verdikleri mücadelenin önderi olan annesinden kaptığı idealizm yok olup gitmiş. Torunu Jamie, büyükbabasının kendisini çağıran mektubunu alınca ölmeden önce onu ziyaretine geliyor ve geçmiş bir hayalet gibi üstüne çöküyor. Kendi annesi, babası; hepsi birer gurur ve aldanma, milliyet ve sarhoşluk, inanç ve Eski Sol değerlere bağlanma hikâyesi. Modern evlerde kasvetli yürekler, Ütopyayı arayan üç adam. Ödüllü ilk kitabı The Missingden sonra, son kitabı Personalityyle de 2004 yılında James Tait Black roman ödülünü alan, Granta dergisinin 21. yüzyılın en parlak 20 yazarı arasında saydığı Andrew OHagan, her birimizin karakterine şekil veren babalarımızın, hayatlarının sonlarına doğru yalnızlıkları içinde nasıl başka kişiler haline geldiklerini de gösteriyor bize.
Hugh Bawn modernist bir kahramandı. Bir hayalci, sosyalist, halk adamı. Savaştan sonra İskoçyanın konut programına yön veren adam. Şimdiyse on sekizinci katta, ölüm döşeğinde. Zaman değişmiş. Yaptırdığı binalar bir bir yıktırılıyor. İkinci Dünya Savaşında kocaları askerde olan kadınların fahiş kiralar istenen evlerini boşaltmamak için verdikleri mücadelenin önderi olan annesinden kaptığı idealizm yok olup gitmiş. Torunu Jamie, büyükbabasının kendisini çağıran mektubunu alınca ölmeden önce onu ziyaretine geliyor ve geçmiş bir hayalet gibi üstüne çöküyor. Kendi annesi, babası; hepsi birer gurur ve aldanma, milliyet ve sarhoşluk, inanç ve Eski Sol değerlere bağlanma hikâyesi. Modern evlerde kasvetli yürekler, Ütopyayı arayan üç adam. Ödüllü ilk kitabı The Missingden sonra, son kitabı Personalityyle de 2004 yılında James Tait Black roman ödülünü alan, Granta dergisinin 21. yüzyılın en parlak 20 yazarı arasında saydığı Andrew OHagan, her birimizin karakterine şekil veren babalarımızın, hayatlarının sonlarına doğru yalnızlıkları içinde nasıl başka kişiler haline geldiklerini de gösteriyor bize.