İbrahim Koyun, 25 Ekim 1952de Tuncelinin Ovacık ilçesine bağlı Sevge Köyünde doğdu. Elazığda Fatih Mehmet İlkokulunda okudu. Ortaokulu ve Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümünü dışardan bitirdi. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler Bölümünden mezun oldu. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra, 2001 yılında Aydında emekli oldu. Yazar, evli ve üç çocuk babasıdır.Daha önce Sisli Günler adı anı romanı yayımlandı. Bahar Yorgunu yazarın ikinci kitabıdır. Yorulmadan, severek okuyacağınıza inanıyoruz.Varlığının neresinde kaldığını bilmediği bir yaşama gücü iradesini zorladı. O, yok olmasını istemiyordu; yaşama bağlamak için direniyor, var gücü ile karşı çıkıyordu. Kör karanlığın içinde küçük bir kıvılcım parlıyor, içinden iri, ela gözlü güzel bir kız çıkıyordu. Kumral saçları arasındaki yüzü gülücükler saçıyordu. Kollarını açıyor, Hasana doğru koştuğu anda gök gürlüyor, şimşekler çakıyor ve bardaktan boşalan bir yağmur yağıyordu. Yağmur tüm şiddeti ile pencere camını dövmeye başlıyor, arkasındaki karanlık odada iki çıplak vücut birbirine sarılmış, iniltiler ve haykırışlar arasında zevkten kuduruyordu. İşte tam o anda, küçücük yaşama gücünün direnci kırılıyor ve o da Hasanı yok etmek isteyen varlığa tutsak oluyordu...
İbrahim Koyun, 25 Ekim 1952de Tuncelinin Ovacık ilçesine bağlı Sevge Köyünde doğdu. Elazığda Fatih Mehmet İlkokulunda okudu. Ortaokulu ve Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümünü dışardan bitirdi. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler Bölümünden mezun oldu. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra, 2001 yılında Aydında emekli oldu. Yazar, evli ve üç çocuk babasıdır.Daha önce Sisli Günler adı anı romanı yayımlandı. Bahar Yorgunu yazarın ikinci kitabıdır. Yorulmadan, severek okuyacağınıza inanıyoruz.Varlığının neresinde kaldığını bilmediği bir yaşama gücü iradesini zorladı. O, yok olmasını istemiyordu; yaşama bağlamak için direniyor, var gücü ile karşı çıkıyordu. Kör karanlığın içinde küçük bir kıvılcım parlıyor, içinden iri, ela gözlü güzel bir kız çıkıyordu. Kumral saçları arasındaki yüzü gülücükler saçıyordu. Kollarını açıyor, Hasana doğru koştuğu anda gök gürlüyor, şimşekler çakıyor ve bardaktan boşalan bir yağmur yağıyordu. Yağmur tüm şiddeti ile pencere camını dövmeye başlıyor, arkasındaki karanlık odada iki çıplak vücut birbirine sarılmış, iniltiler ve haykırışlar arasında zevkten kuduruyordu. İşte tam o anda, küçücük yaşama gücünün direnci kırılıyor ve o da Hasanı yok etmek isteyen varlığa tutsak oluyordu...