Eski Ortadoğunun halklarından Medlerin rahipler sınıfına, büyük adam anlamında Mag deniyordu. Maglarla başları belada olan Yahudiler, kötü kavimlere onların ismini verdiler: Gog ve Magog (Yecuc ve Mecuc). Macarlar Mag eri, Moğollar ise Mog oğul olarak adlanıyordu. Ataları Ortadoğuda yaşayan Türkler, bu kelimeyi bag olarak korudular. Türklerin büyüsü (bögü) İskoçyada bug (hayalet) haline geldi. Acaba insanlar eskiden tek bir dilde mi konuşuyorlardı? Ya da, sahi Türklerin aslı nedir, nerededir?..
Eski Ortadoğunun halklarından Medlerin rahipler sınıfına, büyük adam anlamında Mag deniyordu. Maglarla başları belada olan Yahudiler, kötü kavimlere onların ismini verdiler: Gog ve Magog (Yecuc ve Mecuc). Macarlar Mag eri, Moğollar ise Mog oğul olarak adlanıyordu. Ataları Ortadoğuda yaşayan Türkler, bu kelimeyi bag olarak korudular. Türklerin büyüsü (bögü) İskoçyada bug (hayalet) haline geldi. Acaba insanlar eskiden tek bir dilde mi konuşuyorlardı? Ya da, sahi Türklerin aslı nedir, nerededir?..
Bey ve Büyücü deyince akla roman ismi gibi geliyor ama alakası yok. Osman Karatay hocanın okuduğum ikinci kitabı. Onu, yıllar önce okuduğum, Türklerin Kökeni isimli kitapla tanımıştım.
İlk kitapta da yazdığım gibi sözelci biri olarak "dil bilimi" kesinlikle çok zayıf kaldığım bir alan, itiraf etmem gerekiyor ki okuduğum kitaptan öyle çok bir şey anlamadım, biraz utanıyorum ama gerçek bu. Bu dil bilimini (bilhassa Türkçe için) anlamamı kolaylaştıracak bir "giriş" kitabı vb. bir şey tavsiye edecek var ise seve seve dikkate alırım, çünkü temel bazı şeyleri bilmek gerekiyor besbelli ki.
Yine de anladığım kadarını sizinle paylaşmama müsaade edin. Hocamız Meg-Mag ile konuya başlamış, Bey/Beg/Bag kelimeleri ile devam etmiş; benim romanlarımdan birinde de kullandığım "iye" gibi kelimeleri ve çok daha fazlasını işin içine katarak, bunların manaları, yeryüzündeki dillerde (İngilizce, Macarca, Cermen dilleri gibi ve elbette en başta Türkçe) karşılığını/temelini/ses benzeşmesine kadar değinmiş ki aslında çok ilginçtir ki gerçekten Dünya Dillerinde o kadar çok ortak kelime var ki... Bunların bazıları Türkçe'den diğer dillere geçme, bazıları ise en eski Türkçe'de kullanıyor gibi görünse bile Türkçe'den aktarma olmayabilecek şeyler... Sanırım bilim dünyasında, insanların zamanında kullandığı "tek dil" düşüncesi kuram olarak hakim (aslında bu dini metinlerde de geçer); zamanla bu tek dilden kavimlere ayrıldıkça diller üremeye başlamış... Haliyle bu temel ata dilden, çocuk/torun dillere kalan miras kelimeler hala yaşıyor ve temelde bir çoğunun düşünce yapısı/manası da aynı. Yani bir kelime zenginlik ve servet ile bağlantılı ile bu Türkçe'de de aynı bir başka dilde de aynı. Bu da zaten tek bir kaynaktan bu dillere dağıldığını gösteriyor. Yukarıda da dediğim gibi ya bu dil Türkçe ya da Türkçe, en eski yaşayan dillerin başında geldiği için üzerinde en çok hak talep edebilecek dil(hocanın tabiri ile). Aslında bu "dil" meselesi, insanlığın da zamanında tek bir kavim iken genişleyip, kültürlere ayrıldığına işaret eden güzel bir delil. Belki "ırkçılık" hastalığına bir çare için kullanılabilir. Milletler, kültürler, dinler hatta mezhepsel/ideolojiler arasındaki bu kin-nefret korkunç bir bölünme ve kan dökülmesine neden oluyor, maalesef. Allah yardımcımız olsun, ıslah etsin bizi ne diyelim.
Elbette bu dil/kelime meseleleri ile ilgili kitapta yazılan çizilen şeylerin bir kısmı "düşünce" şeklinde ilerliyor, yani genel manada kitaba girmemiş bir nevi keşif niteliği taşıyabilecek, hocamızın "doğru olduğuna kanaat getirdiği" şeyler de var, kurduğu bağlantıları ve kanıtları okuyunca sizler de kendi kanaatinizi oluşturacaksınız zaten.
Türkçe veya diğer diller üzerine "köken" çalışmaları hoşunuza gidiyor ise, okumanızda fayda var arkadaşlar. Bence dönemin insanlarının düşünce yapılarını okuyabilmek adına da güzel bir kitap. Unutmayın ki dil, bir milletin hayata bakış felsefesini ortaya koyan bir penceredir; onunla kültürünü, dini yapısını anlayabilirsiniz. Bence heyecan verici bir alan. :)
Fakat kitap, benim gibi, dil bilimi konusunda temeli olmayanlar için biraz anlaması güç işte. :)