Kardeşinizi kurtarmak uğruna şeytanın inine adım atar mıydınız? Cesaretiniz, cehennemin soğuk duygularında karışıp yok olurken hiç bilmediğiniz bir adamın kollarına atlar mıydınız? Ruhunu adını dahi bilmediği bir yabancıya emanet ediyordu. Buz kütlelerin arasında sıkışıp kalan kalbi, safir mavisi gözlerin ateşiyle canlanıyordu. Sökülüyordu yüreğinin etrafındaki prangalar. Fakat bu kez boynuna halat dolanıyordu. İp, karşısındaki adamın elindeydi. Duygularının arasında aşk kendini belli ettiğinde genç adam da onu boğuyordu. Kardeşi için girdiği bu savaş, aşkın gazabına uğruyordu. Çıkmaz bir sokağa girmişti şimdi. Kumar masasına yatırdığı ruhu, seçime zorlanmıştı. Hangisini seçecekti? Aşkını mı? Kardeşini mi? Yoksa geçmişini mi? Babasının sözleri bıçak gibi kesti, beyninin içindeki kanlı savaşı. Soruların savaş nidaları yerini sükunete bıraktı. "Beyazın masumiyeti, siyahın en karanlık tonuna boyanmıştı bu oyunda. Seçimini yapmak Araf'da kalan faniyi Cennet ya da Cehennem'e gönderecektir. Ya cennetin sessizliğinde huzur bulacak, ya da cehennemin yasak duygularının tadına varacaksın. Her iki tarafta da günahkar olacaksın. Bu adamı sevmen demek, beyaz görünümlü siyahla tanışman demek. "
Kardeşinizi kurtarmak uğruna şeytanın inine adım atar mıydınız? Cesaretiniz, cehennemin soğuk duygularında karışıp yok olurken hiç bilmediğiniz bir adamın kollarına atlar mıydınız? Ruhunu adını dahi bilmediği bir yabancıya emanet ediyordu. Buz kütlelerin arasında sıkışıp kalan kalbi, safir mavisi gözlerin ateşiyle canlanıyordu. Sökülüyordu yüreğinin etrafındaki prangalar. Fakat bu kez boynuna halat dolanıyordu. İp, karşısındaki adamın elindeydi. Duygularının arasında aşk kendini belli ettiğinde genç adam da onu boğuyordu. Kardeşi için girdiği bu savaş, aşkın gazabına uğruyordu. Çıkmaz bir sokağa girmişti şimdi. Kumar masasına yatırdığı ruhu, seçime zorlanmıştı. Hangisini seçecekti? Aşkını mı? Kardeşini mi? Yoksa geçmişini mi? Babasının sözleri bıçak gibi kesti, beyninin içindeki kanlı savaşı. Soruların savaş nidaları yerini sükunete bıraktı. "Beyazın masumiyeti, siyahın en karanlık tonuna boyanmıştı bu oyunda. Seçimini yapmak Araf'da kalan faniyi Cennet ya da Cehennem'e gönderecektir. Ya cennetin sessizliğinde huzur bulacak, ya da cehennemin yasak duygularının tadına varacaksın. Her iki tarafta da günahkar olacaksın. Bu adamı sevmen demek, beyaz görünümlü siyahla tanışman demek. "
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/06/ecem-altnok-beyaza-tutsak.html
~~~*~~~
Masallar mutlu sonla bitmez miydi?
Benim masalım da ise ne mutlu ne de kötü son vardı. Sadece bilinmezlikten ibaretti.
~~~*~~~
Bir Türk yazar daha ve yine ben... Sanırım şu son günlerde Türk yazarları yabancı yazarlardan daha çok okur moddayım değil mi? Ama o kadar çok Türk yazarın kitabı çıkıyor ki insan ister istemez merak ediyor yani ;) bende kendime engel olamıyorum hele de konusu cidden ilgi çekici ise :)
Ecem Altınok, akıcı, ilginç ve okurken sıkılmayacağınız sade bir anlatımla kitabını yazmış. Herkesten farklı bir konuyu ele almış ve bu konu üzerinde ilerlerken belki bir abla veya kardeşin ben de yapar mıydım sorusunu kendisine sormasına neden olacak bir seçim yapmasını yazarak biz okurları kitaba bağladı.
Evet, ben de kitabı okurken Hazan'ın yaptığı seçimi düşündüm. Hakan için yaptığını göz önüne alıp bir erkek kardeşi olan ben...düşündüm ve kardeşim için evet yaparım dedim... başka seçimim yoksa eğer... iş bu duruma gelince ister istemez kitap benim gözümde daha farklı boyuta geçti ve daha bir keyifle okumama neden oldu!
Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden Hazan ve Hakan yeni kurdukları hayatta yapayalnızlardır. Hakan bağımlısı olduğu uyuşturucu için krizlere girerken Hazan bir çare bulmak zorunda kalır, tedavi olmaya ikna edemediği kardeşi için uyuşturucu bulmak... Yeterince parası olmadığı için şeytanla anlaşma yapar... Aral, kendisine uyuşturucu vermeyi tek bir şartla kabul eder... Hazan ile Aral arasındaki anlaşma ikisi içinde hiç beklemedikleri bir şekilde ilerler. Bu ilerleyiş her ikisini de ya mutlu sona götürecek ya da dibe batıracaktır! İşte bu nokta da size sonu öğrenmek için kitabı okumak kalıyor :)
Kitabı beğenmiş olmam demek değil ki eksikleri yok, elbette eksik bulduğum kısımlarda vardı. Mesela daha uzun olup bazı olaylar daha oturaklı ve zemin hazırlanarak yapılabilirdi diye düşünüyorum.Örnek vermek gerekirse Bulut ile yaşanan olay... Bir anda oldu bittiye geldi gibi... Daha detaylı daha uzun anlatılmalıydı bence...
Başlarda Aral'ın ben kötüyüm havaları, konuşmaları davranışları bana bir yerden esinlenilmiş izlenimi verdi nereden tanıdık geldi çözemedim ama öyle hissettim ancak sonra öyle bir ilerledi ki kurgu yeterince özgünleşti.
Eleştirilen kısımları bir kenara bırakırsak abla kardeş ilişkisini ve fedakarlığı o kadar beğendim ki... dediğim gibi bende bir ablayım ve kendimi denememe neden oldu bende kardeşim için bunu yapabilir miyim diye... sonuç Hazan ile aynı oldu ama tabi öncesinde tedavi baskılarını yapmama engel olacak hiçbir şey yoktu.
Bence bu kitabı erkek kardeşi olan bir abla okursa daha farklı boyutta güzel gelecektir diye düşünüyorum.
Kitabı ben beğendim, evet bazı eksik bulduğum kısımlar vardı yukarı da dedim ama gene de güzeldi, Tavsiye ederim okuyun!
Tanıtım yazısını okuyunca farklı bir kurgu beklemiştim, ama pekte umduğumu bulamadım açıkçası, bu yazarın ilk kitabı farklı bir hikaye yaratmak istemiş, ben aklındakilerle onların yazıya dökülmüş hali arasında dağlar kadar fark olduğunu hissettim,hikayenin biraz daha üzerine gidilseydi daha iyi olabilirdi eminim..
Kitabın kahramanları, Ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş ve küçük yaşta yetimhane ile tanışmış iki kardeş,hayatın zorluklarından mıdır yoksa genlerinde mi bozukluk var bilemiyorum ama iki kardeşte birbirinden dengesizdi, Hakan uyuşturucu bağımlısı,sevgilisi sayesinde alışmış bu illete, kız kardeşi Hazan kullanmıyor ama onun kafası doğuştan dumanlı gibi geldi bana :))
Kitabın girişinde kızın gereksiz cesaretine hayran kaldım,yani yağmurdan kaçmak için doluya tutunmak üzere olacağı bariz belli olan bir mekana girmekteki saçma ısrarını anlamadım, sanki dışarıda Sibirya soğuğu var, ne çabuk ıslandın ne ara dondun,bul bir tente gir altına derdin ne :)
Özellikle mekanda karşılaştığı yabancıyla olan rahatlığı pek bir görülmeye değerdi,dakika bir gol bir durumu oldu,elindeki kahveyle koltuğa yayıldığında,birazdan bir el tavla atarlar dedim içimden :))
Yani velhasıl,giriş kısmını pek sevemedim,tanışma olayı hem hızlı hemde,mantıklı gelmedi bana,adamın o andan itibaren kızın peşinden, Meleğim,benim masum meleğim,diye dolaşmasını da anlamadım,yahu hangi arada tanıdın :))
Erkek karakterimiz Aral, bazıları onun için Ölüm Meleği lakabını kullanıyormuş,ben bunu hak edecek bir şey yaptığını görmedim,Aral'ın duygularını okuyamıyoruz maalesef son sayfalara kadar, hakkında tek bilinen uyuşturucu satıcısı olduğu,yatı,katı olduğu, oysa ben daha güçlü bir karakter görmek isterdim,adam tam bir gizem ama bu gizem beni çekmedi,hayran bırakmadı,ve hiç merak ettirmedi :)
Karakterlerin ikinci karşılaşmaları,Hazan'ın kardeşi Hakan için uyuşturucu aramaya çıkma seferinde oluyor,bence akıl dışı bir durumdu, neymiş hastaneye yatarsa,kardeşini elinden alırlarmış,ondan başka kimsesi yokmuş,neymiş efendim zaten kardeşi de tedaviyi istemiyormuş,Hazan da en etkili yolu seçmiş,kardeşi için uyuşturucu satın alıp ona enjekte etmeyi...
Ve bilin bakalım kimden alıyor uyuşturucuyu Ölüm Meleğinden, tabi Aral ikinci tesadüfi karşılaşmalarından sonra kızımıza bir teklifte bulunuyor, hikaye bu döngü üzerine kuruluyor..
Hazan'ın Aral'ın kendisine sunduğu teklifi kabul etmesi için,geçerli hiç bir nedeni yoktu,başta kardeşi için yaptığını söylediği fedakarlık aslında kendisini kurtarmak için yapılmıştı, birinin ona sahip çıkması hoşuna gitti ki bence burada bencillik ön plana çıktı maalesef..
Bence Hazan, yazarın göstermeye çalıştığı gibi çokta masum biri değil,tabularını yıkmaya pek bir meraklı,bana daha çok, başına bela arıyormuş,tehlikenin sınırlarında dolaşmayı seviyormuş gibi geldi.. Sürekli iki Hazan var beyninde, biri iyi,diğeri kötü olan ve Hazan başından beri şunu söyledi iç sesinde " Artık kötü kız olmak istiyorum" iyi de niye,yani kötü kız olunca Hawaii'ye tatile mi gönderiyorlar,Dünya'nın altın anahtarını falan mı sunuyorlar derdin ne anlamadım ki :))
Yani olmadık mekanlarda rahat dolaşan,beş dakika önce tanıdığı bir kızla barlara giden,kardeşinin hayatını kurtarma şansı varken yanında kalması için bencillik eden,Aral'ın kendisine yaptığı teklife sinirlenen ( adamın karşısına geçmiş elindekini istiyorum ama param yok ne önerirsin) diyen bir kadına , öyle bir adam ne önerir allah aşkına) bir git Hazan ya yeme beni masum ayağıyla :))
Şahsen yazarın çıktıkça diğer kitaplarını da okumak isterim,kalemi daha iyi olacak bunu hissettiriyor..
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/
Karton Cilt
2015 tarihinde, Olimpos Yayınları tarafından yayınlandı