Temizliğe gittiğim evlerden birkaç kuruş alıyordum, ama ev sahiplerinin beni takip etmesi canımdan bezdiriyordu. Kimisi, bir şey almayayım diye arkamdan gezerdi. Kimisi de, işimi temiz yapayım diye. Önceleri çok zoruma gidiyordu bu davranışları ama sonra alıştım. Zaten bir iki gittikten sonra onlar da takip etmekten vazgeçiyor, anahtarı da bana bırakıp gezmeye gidiyorlardı. Gittiğim evlerdeki erkeklerin çoğunun yaşlı, emekli oldukları dikkatimi çekmişti. Hepsinin de gözü kalçalarıma, bacaklarıma ilişirdi. Ben onların bakışlarından çok, evdeki eşyaların şatafatına hayret ederdim. Kocaman kocaman avizeler, oturduğun zaman içine gömüldüğün koltuklar, herkesin ayrı odası, derin derin düşünceye salardı beni.Hayatın yokuşlarında tökezleyen kadınlarla, onlara çelme takan erkeklerin bitmez savaşı.. Beyoğlunun çılgın kalabalığına sinmiş hayatlar, her biri kendi dramının esiri olmuş yürekler ve yaşamın düşlerle buluştuğu, düşlerin kâbuslara dönüştüğü zamanlar.. Murat Tuncel, bizimle konuşan öykülerinde, bize, kötülediğimiz insanların iç yüzünü anlatıyor. Bizi tartaklıyor ve önyargıdan kurtarmaya çalışıyor. İnsanlık, biraz da acımak ve anlamak değil mi zaten?
Temizliğe gittiğim evlerden birkaç kuruş alıyordum, ama ev sahiplerinin beni takip etmesi canımdan bezdiriyordu. Kimisi, bir şey almayayım diye arkamdan gezerdi. Kimisi de, işimi temiz yapayım diye. Önceleri çok zoruma gidiyordu bu davranışları ama sonra alıştım. Zaten bir iki gittikten sonra onlar da takip etmekten vazgeçiyor, anahtarı da bana bırakıp gezmeye gidiyorlardı. Gittiğim evlerdeki erkeklerin çoğunun yaşlı, emekli oldukları dikkatimi çekmişti. Hepsinin de gözü kalçalarıma, bacaklarıma ilişirdi. Ben onların bakışlarından çok, evdeki eşyaların şatafatına hayret ederdim. Kocaman kocaman avizeler, oturduğun zaman içine gömüldüğün koltuklar, herkesin ayrı odası, derin derin düşünceye salardı beni.Hayatın yokuşlarında tökezleyen kadınlarla, onlara çelme takan erkeklerin bitmez savaşı.. Beyoğlunun çılgın kalabalığına sinmiş hayatlar, her biri kendi dramının esiri olmuş yürekler ve yaşamın düşlerle buluştuğu, düşlerin kâbuslara dönüştüğü zamanlar.. Murat Tuncel, bizimle konuşan öykülerinde, bize, kötülediğimiz insanların iç yüzünü anlatıyor. Bizi tartaklıyor ve önyargıdan kurtarmaya çalışıyor. İnsanlık, biraz da acımak ve anlamak değil mi zaten?