Küreselleşme, iktisadi ve ekolojik boyutlarının yanı sıra, öncelikle, devletin küreselleşmesidir. Devletsiz toplumların neredeyse hiç kalmadığı bir çağda, devlet her yerde hazır ve nazır olmasını, esasen bilinçaltımızdaki varlığına borçludur. Yirminci yüzyıl tarihini, devlet yandaşlarının olduğu kadar devlet karşıtlarının da kurduğu devletlerin tarihi olarak okuyorsak bugün, René Louraunun Bilinçaltında Devletinin bize söyleyebileceği çok şey var demektir. Devletin küreselleşmesini, devlet-karşıtı ve aşırı sol bir noktadan değerlendiren Lourau, bu erken dönem kitabında günümüz dünyasını aydınlatan kehanetler ileri sürmektedir. Calvinin Reform hareketinden Fransız Devrimi ve Ekim Devrimine uzanan bir çizgide kurumlaştırıcı hareketlerin haritasını çıkaran Lourau, tüm bu hareketlerin devleti nasıl sağlamlaştırdıklarını ve kendi sollarını nasıl sert bir şekilde ezdiklerini anlatmaktadır. Kurumlaştırıcı hareketlerin kaçınılmaz yazgısıdır bu. Sonuçta güçlenen her zaman kurumdur, kurulu düzendir, devlettir. Ve, sözümona demokratik parlamento oyunlarında yer alan sol da tıpkı sağ gibi devletçi söylemi üretmektedir. İşte, Bilinçaltında Devlet, devletin varlık koşulunda özellikle solun oynadığı rolü çözümleyen, kurum karşıtı hareketlerin nasıl olup da kurum yaratıcı bir noktaya düştüklerini aydınlatan bir eser. Lourau, günümüzde sistemin tıkanma noktalarında sık sık başvurulan teknokrat tipini de çözümlemektedir. Bu tipin Hitler Almanyasında görülen ilk örneklerinden yola çıkarak Amerikadaki New Deal, SSCB ve Fransadaki planlamacılık dönemlerini inceleyen Lourau, sözümona tarafsız, partisiz teknokratların devletin bekasında oynadıkları rolü tarihsel temelleriyle gözler önüne sermektedir. Politikanın ve politikacının da, ister sağcı olsun ister solcu, devlet için vazgeçilmez önemini anlarız sayfalar arasındaki yolculuğumuz sürdükçe. Politika ve politikacı, Louraunun deyişiyle, eğim içindedirler: Devlet ve kurum karşısında, köpek gibi eğilirler. İnsanın bu eğimini antropolojik verilerle açıklar Lourau. Bilinçaltında Devlet, devlet karşıtlığını, kurum karşıtlığını mümkün kılmış deneyimlere açılarak sonuçlanmaktadır. İspanyada yaşanmış özyönetim deneyimi, liberter ve aşırı sol deneyimler, devletin gündelik hayatımızdaki ve bilinçaltımızdaki ağırlığını sona erdirebilecek deneyimler olarak tarihten bugüne uzanmaktadır...Devletsiz toplum ihtimallerini düşünebilmek, tasarlayabilmek için, sol adına devleti ikame etmekten kurtulmak için okunmalıdır Bilinçaltında Devlet.
Küreselleşme, iktisadi ve ekolojik boyutlarının yanı sıra, öncelikle, devletin küreselleşmesidir. Devletsiz toplumların neredeyse hiç kalmadığı bir çağda, devlet her yerde hazır ve nazır olmasını, esasen bilinçaltımızdaki varlığına borçludur. Yirminci yüzyıl tarihini, devlet yandaşlarının olduğu kadar devlet karşıtlarının da kurduğu devletlerin tarihi olarak okuyorsak bugün, René Louraunun Bilinçaltında Devletinin bize söyleyebileceği çok şey var demektir. Devletin küreselleşmesini, devlet-karşıtı ve aşırı sol bir noktadan değerlendiren Lourau, bu erken dönem kitabında günümüz dünyasını aydınlatan kehanetler ileri sürmektedir. Calvinin Reform hareketinden Fransız Devrimi ve Ekim Devrimine uzanan bir çizgide kurumlaştırıcı hareketlerin haritasını çıkaran Lourau, tüm bu hareketlerin devleti nasıl sağlamlaştırdıklarını ve kendi sollarını nasıl sert bir şekilde ezdiklerini anlatmaktadır. Kurumlaştırıcı hareketlerin kaçınılmaz yazgısıdır bu. Sonuçta güçlenen her zaman kurumdur, kurulu düzendir, devlettir. Ve, sözümona demokratik parlamento oyunlarında yer alan sol da tıpkı sağ gibi devletçi söylemi üretmektedir. İşte, Bilinçaltında Devlet, devletin varlık koşulunda özellikle solun oynadığı rolü çözümleyen, kurum karşıtı hareketlerin nasıl olup da kurum yaratıcı bir noktaya düştüklerini aydınlatan bir eser. Lourau, günümüzde sistemin tıkanma noktalarında sık sık başvurulan teknokrat tipini de çözümlemektedir. Bu tipin Hitler Almanyasında görülen ilk örneklerinden yola çıkarak A... tümünü göster