Aklı ve sağduyusuyla yaptığı onca deneysel çalışmaların yanı sıra, çok güçlü bir sezgisel yaşama da sahip olan C.G. Jung, 1912-1917 yılları arasında kendi içinde aşkın süreçler yaşamıştır. Yeryüzünde yaşamış pek çok deha sahibi varlık gibi, bu sezgisel yaşamıyla edindiği bilgi birikimi onu yaşam ve ölümle, iyi ve kötüyle, eril ve dişille, yeryüzünün tüm karşıtlıklarıyla ilgili olarak çok önemli anlayışlara ulaştırmıştır. İşte böyle aşkın bir şuur deneyiminin ürünü Ölülere Yedi Vaazın tam metnini de içeren Bilinmeyen Jung, bizi anlaşılamayan dahinin pek göstermek istemediği yönlerine, o çok özel sezgisel dünyasına bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Aklı ve sağduyusuyla yaptığı onca deneysel çalışmaların yanı sıra, çok güçlü bir sezgisel yaşama da sahip olan C.G. Jung, 1912-1917 yılları arasında kendi içinde aşkın süreçler yaşamıştır. Yeryüzünde yaşamış pek çok deha sahibi varlık gibi, bu sezgisel yaşamıyla edindiği bilgi birikimi onu yaşam ve ölümle, iyi ve kötüyle, eril ve dişille, yeryüzünün tüm karşıtlıklarıyla ilgili olarak çok önemli anlayışlara ulaştırmıştır. İşte böyle aşkın bir şuur deneyiminin ürünü Ölülere Yedi Vaazın tam metnini de içeren Bilinmeyen Jung, bizi anlaşılamayan dahinin pek göstermek istemediği yönlerine, o çok özel sezgisel dünyasına bir yolculuğa çıkarmaktadır.