Bediüzzaman Said Nursi, bir hayat ve hareket adamıydı. 1908 Meşrutiyet İnkılabında Selanik Hürriyet Meydanında, binlerce insana hitap ediyor, onlara her yönüyle hürriyeti anlatıyordu. Birinci Dünya Savaşında, at üstünde, elinde silah, Ruslarla boğaz boğaza çarpışıyordu. Bir dava ve ideal adamıydı. Prensiplerini ilan ederken, Hem dünya, hem ahiret hayatımı, her ikisini de elime almışım. Tek hayatlı olanlar karşıma çıkmasın. diyordu. İki minare yüksekliğindeki Van Kalesinden ayağı kayıp düşerken, o anda bile Davam! diye haykırıyordu. 31 Mart olayında, Sibiryada esarette ve daha sonra darağaçlarının kendisi için hazırlandığı günlerde bile davasını ve maksadını pervasızca ilan ediyordu. Bir maneviyat adamı ve bir mürşittir. Bu yolda bir şeyini feda etmekten çekinmemişti. Milletimin imanını selamette görürsem, Cehennem alevleri içinde yanmaya hazırım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur. diyordu.
Bediüzzaman Said Nursi, bir hayat ve hareket adamıydı. 1908 Meşrutiyet İnkılabında Selanik Hürriyet Meydanında, binlerce insana hitap ediyor, onlara her yönüyle hürriyeti anlatıyordu. Birinci Dünya Savaşında, at üstünde, elinde silah, Ruslarla boğaz boğaza çarpışıyordu. Bir dava ve ideal adamıydı. Prensiplerini ilan ederken, Hem dünya, hem ahiret hayatımı, her ikisini de elime almışım. Tek hayatlı olanlar karşıma çıkmasın. diyordu. İki minare yüksekliğindeki Van Kalesinden ayağı kayıp düşerken, o anda bile Davam! diye haykırıyordu. 31 Mart olayında, Sibiryada esarette ve daha sonra darağaçlarının kendisi için hazırlandığı günlerde bile davasını ve maksadını pervasızca ilan ediyordu. Bir maneviyat adamı ve bir mürşittir. Bu yolda bir şeyini feda etmekten çekinmemişti. Milletimin imanını selamette görürsem, Cehennem alevleri içinde yanmaya hazırım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur. diyordu.