Yazılışından tam 125 sene sonra kitaplaştırılan bu hikâye, yediden yetmişe tüm okurların çok iyi bildiği Mark Twain yaramazlıklarıyla dokunulmuş, nefis bir macera. Kitabı yayına hazırlayan editör Roy Blount Jrın kaleme aldığı iki muhteşem Mark Twain tarihçesi eşliğinde komik, hastalıklı, sivri dilli bir hikaye bulacaksınız. TADIMLIKBiryerlerde su sızdıran bir çatlak vardı. Bir hafta geçmeden herkes, Kont Fountainebleau1 ve onun inanılmaz zenginliği hakkında fısıldamaya başlamıştı. İnsanlar Kontun Maryye gözle görülür bir ilgi gösterdiğini de söylüyorlardı. John Gray sert bir biçimde, karısı da çekine çekine, bu damat adayına olumlu bakması yönünde Maryye baskı yapıyorlardı. Aslında Mary çok dertliydi. Kendisini anne babasının isteklerine göre biçimlendirmeye çalışıyordu, ama geceleri tek başınayken malum kişinin fotoğrafını öpüyor ve malum kişinin bir tutam saçına bakıp ağlıyordu.Bir gün Kont, yazıhanesinde David Gray ile bir saat geçirdi, değişik konularla ilgili çene çaldılar. Kont, konuyu yavaş yavaş evliliğe getirdi; tam Mary Gray ile ilgili umutlarından söz etmek üzereydi ki David dışarıya çağrıldı. Kont sıkıntılı bir şekilde, etrafa saçılmış ya da açık çekmecelerden gözüken kâğıt ve belgeleri karıştırarak kendini oyalamaya çalıştı. Özellikle bir gazeteyi büyük ilgiyle okudu ve:İşte bu benim emin olmamı sağladı, şimdi memnunum işte. Demek ki yanlış rapor vermişler dedi.Yazıhaneden ayrıldı ve John Grayin evine doğru yola koyuldu. Maryyi aradı, meyve ağaçlarının orada olduğunu söylediler. O yöne yürüdü, patikalarda dolaştı: ta bir ağacın arkasında, iki kişinin sığabileceği büyüklükte, geçen on iki ay boyunca zaman zaman çok işe yaramış kaba saba bir bankın ötedeki kenarından sarkan bir kadın elbisesini fark edinceye kadar. Yaklaştı ve ansızın Marynin karşısına çıktı. Kız telaşla Hugh Gregorynin resmini elbisesinin göğsüne sakladı, sonra elindeki mendili gözlerine doğru kaldırarak ayağa kalktı -ağlıyordu.Mary! Benim onurlu, benim taptığım arkadaşım Mary, dedi Kont, her zamanki zarif tavrıyla kızın elini tuttu. Senin zavallı kalbin parçalanıyor ve bunun nedeni benim. Ah, onun -sevgilinin- varlığını öğrenmeden önce seni tanımış olmam ne büyük bir acı! Seni görmek sana âşık olmak demekti. Kimse buna engel olamazdı. Sonradan, babanın o evliliği yasakladığını duyunca, aşkımın sana ve zavallı Hughya karşı bir hata olmadığını hissettim. Senin de zamanla bana kalbinde yer açacağını çılgınca ümit ettim. Ama korkarım bu hiç olmayacak. Senin gözyaşların, senin acın Hugh için, ve tanrı biliyor ki o buna layık. Senden vazgeçmeye çalışmalıyım. Senin iyiliğin için, hayatta her şeyden, servetten, şandan şöhretten -hatta kendi ruhumdan bile- çok sevdiğim senin için! Bu imkânsız görünen şeyi yapmalıyım! Hiçbir şey söyleme, yalvarırım! Sesindeki müziği duyunca kararımı uygulamam mümkün olmaz. Ben içgüdülerime göre davranan bir insanım. Çektiğin acının görüntüsü, tanığı olduğum bu an, bu fedakârlığı yapmam için bana aniden güç verdi ve ben derhal bu fedakârlığı yapmalıyım, kendimi senin yüzünü görmek ve sesini duymaktan alıkoymalıyım, yoksa başarısız olurum. Gidiyorum -elimden gelen gayreti gösteriyorum- Tanrı bana hızlı bir ölüm versin -tek isteğim bu! Ah, tek kelime etme! Bir kelime bile, sana yalvarıyorum! Elveda, seni bırakıyorum benim bir tanecik değerlim! Benim canım, canım! Elveda! Tanrı seni korusun.
Yazılışından tam 125 sene sonra kitaplaştırılan bu hikâye, yediden yetmişe tüm okurların çok iyi bildiği Mark Twain yaramazlıklarıyla dokunulmuş, nefis bir macera. Kitabı yayına hazırlayan editör Roy Blount Jrın kaleme aldığı iki muhteşem Mark Twain tarihçesi eşliğinde komik, hastalıklı, sivri dilli bir hikaye bulacaksınız. TADIMLIKBiryerlerde su sızdıran bir çatlak vardı. Bir hafta geçmeden herkes, Kont Fountainebleau1 ve onun inanılmaz zenginliği hakkında fısıldamaya başlamıştı. İnsanlar Kontun Maryye gözle görülür bir ilgi gösterdiğini de söylüyorlardı. John Gray sert bir biçimde, karısı da çekine çekine, bu damat adayına olumlu bakması yönünde Maryye baskı yapıyorlardı. Aslında Mary çok dertliydi. Kendisini anne babasının isteklerine göre biçimlendirmeye çalışıyordu, ama geceleri tek başınayken malum kişinin fotoğrafını öpüyor ve malum kişinin bir tutam saçına bakıp ağlıyordu.Bir gün Kont, yazıhanesinde David Gray ile bir saat geçirdi, değişik konularla ilgili çene çaldılar. Kont, konuyu yavaş yavaş evliliğe getirdi; tam Mary Gray ile ilgili umutlarından söz etmek üzereydi ki David dışarıya çağrıldı. Kont sıkıntılı bir şekilde, etrafa saçılmış ya da açık çekmecelerden gözüken kâğıt ve belgeleri karıştırarak kendini oyalamaya çalıştı. Özellikle bir gazeteyi büyük ilgiyle okudu ve:İşte bu benim emin olmamı sağladı, şimdi memnunum işte. Demek ki yanlış rapor vermişler dedi.Yazıhaneden ayrıldı ve John Grayin evine doğru yola koyuldu. Maryyi aradı, meyve ağaçlarının orada ... tümünü göster