Marianne ve Johanla evlerinde bir söyleşi yapılır. İkisi de biraz gergindir. Davranışlarına özen göstererek kanepede yan yana otururlar. Tam bir kanepe: kavisli, yanları kıvrık, Victoria tarzında, döşemesi yeşil, kolları rahat, yastıkları yumuşak, ayakları oymalı. Bir rahatlık canavarı. Sehpalardan birinin üzerinde şık bir gece lambası göze çarpar. Art alan masif kitap raflarından oluşur. Öteki sehpanın üzerinde kızarmış ekmek, reçel, sherry vardır. Söyleşiyi yapan gazeteci Bayan Palm tabakalarla fincanların arasına bir teyp yerleştirmiştir. Kendisi kameraya sırtı dönük oturmaktadır. Sakallı bir fotoğrafçı bir yok olup bir ortaya çıkarak odada dolaşır. Bayan Palm (neşeli): Genelde hep aynı soruyla başlarız. İlk gerginliği atlatmak için. Johan: Ben pek öyle gergin değilim. Marianne: Ben de değilim. Bayan Palm (daha da neşeli): İşte bu çok iyi. Sorumuz şu: Kendinizi birkaç sözcükle nasıl tanımlarsınız? (Kitabın Girişinden)
Marianne ve Johanla evlerinde bir söyleşi yapılır. İkisi de biraz gergindir. Davranışlarına özen göstererek kanepede yan yana otururlar. Tam bir kanepe: kavisli, yanları kıvrık, Victoria tarzında, döşemesi yeşil, kolları rahat, yastıkları yumuşak, ayakları oymalı. Bir rahatlık canavarı. Sehpalardan birinin üzerinde şık bir gece lambası göze çarpar. Art alan masif kitap raflarından oluşur. Öteki sehpanın üzerinde kızarmış ekmek, reçel, sherry vardır. Söyleşiyi yapan gazeteci Bayan Palm tabakalarla fincanların arasına bir teyp yerleştirmiştir. Kendisi kameraya sırtı dönük oturmaktadır. Sakallı bir fotoğrafçı bir yok olup bir ortaya çıkarak odada dolaşır. Bayan Palm (neşeli): Genelde hep aynı soruyla başlarız. İlk gerginliği atlatmak için. Johan: Ben pek öyle gergin değilim. Marianne: Ben de değilim. Bayan Palm (daha da neşeli): İşte bu çok iyi. Sorumuz şu: Kendinizi birkaç sözcükle nasıl tanımlarsınız? (Kitabın Girişinden)