Yaşama azminin, hayata asılmanın birinci elden öyküsü... amansız bir hastalığa yakalanan başarılı bir gencin, acıların üstesinden gelmek için verdiği mücadele... Korkular, gri yolculuklar, siyah küskünlükler ve maviye uyanış...Bizden beklenen yegâne yüreklilik gerçekte şu: Bir gün karşı karşıya kalabileceğimiz en garip, en tekil, en esrarengiz şey için gereken yüreklilik.Rilkenin bu sözleri Alim Erginoğlunun hayat yolculuğuna ne kadar da denk düşüyor. Bir gün iş dönüşü vücudunda tespit ettiği bir kitle.. Kuşku, korku, telefonlar, hastane, doktorun teşhisi ve kararan dünya...Ama Alim, bakışlarını yere değil göğe; gözlerini toprağa değil yıldızlara çeviriyor. İnatla bu mücadelenin galibi ben olacağım diyor. Sonrası mı? Sonrasında eşi Rachel ile birlikte Güneydoğu Asyaya doğru yedi ay sürecek bir yolculuğa çıkıyor. Üç kuruşluk bütçeyle Hong Kong, Tayland, Laos, Vietnam, Kamboçya, Burma, Malezya, Singapur, Brunei ve Borneo Adasını geziyor Alim ve her gün düzenli olarak not tutuyor. Dolayısıyla elinizdeki kitap onun, hastalığa yakalandığı andan, seyahatinin son gününe kadar yaşadıklarını gün gün aktarıyor. İki önemli işlevi var bu yapıtın: Birincisi, insanlara çektikleri sıkıntılarda yalnız olmadıklarını hatırlatıyor, ikincisiyse Güneydoğu Asyayı merak eden gezgin adaylarına olağanüstü zenginlikte bilgi sunuyor. Kansere yakalanan gencecik bir delikanlının hastalığı alt edişinin umut dolu hikâyesi...Henüz 28 yaşındayken amansız hastalığın pençesine düşen Alim Erginoğlunun önünde iki yol vardır:- İçine kapanmak- ya da dünyaya açılmak...Alim ikinci yolu seçer. Ameliyat, radyoterapi ve çileyle dolu hastane günlerinin ardından, cesur bir kararla işinden istifa eder. Çiçeği burnunda İngiliz eşi Rachelı yanına, çantasını sırtına alır ve yollara düşer. Daracık bir bütçeyle Hong Kongtan Vietnama; Malezyadan Borneo Adasına kadar dünya artık onlarındır. Her adımda biraz daha umut ve her durakta başka bir macera....Dünya Alime iyi gelir.Alim bugün eşi Rachel ve yolculuktan sonra dünyaya gelen kızı Keira Mavi ile sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürüyor.Bir Türk Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk Dünya, sevginin, azmin ve kuşkusuz umudun zaferini anlatıyor.Bir hastalıktan yola çıkan Bir Türk, Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk Dünya, giderek bütün gezgin adaylarını baştan çıkaracak bir keşif ve macera kitabına dönüşüyor.
Yaşama azminin, hayata asılmanın birinci elden öyküsü... amansız bir hastalığa yakalanan başarılı bir gencin, acıların üstesinden gelmek için verdiği mücadele... Korkular, gri yolculuklar, siyah küskünlükler ve maviye uyanış...Bizden beklenen yegâne yüreklilik gerçekte şu: Bir gün karşı karşıya kalabileceğimiz en garip, en tekil, en esrarengiz şey için gereken yüreklilik.Rilkenin bu sözleri Alim Erginoğlunun hayat yolculuğuna ne kadar da denk düşüyor. Bir gün iş dönüşü vücudunda tespit ettiği bir kitle.. Kuşku, korku, telefonlar, hastane, doktorun teşhisi ve kararan dünya...Ama Alim, bakışlarını yere değil göğe; gözlerini toprağa değil yıldızlara çeviriyor. İnatla bu mücadelenin galibi ben olacağım diyor. Sonrası mı? Sonrasında eşi Rachel ile birlikte Güneydoğu Asyaya doğru yedi ay sürecek bir yolculuğa çıkıyor. Üç kuruşluk bütçeyle Hong Kong, Tayland, Laos, Vietnam, Kamboçya, Burma, Malezya, Singapur, Brunei ve Borneo Adasını geziyor Alim ve her gün düzenli olarak not tutuyor. Dolayısıyla elinizdeki kitap onun, hastalığa yakalandığı andan, seyahatinin son gününe kadar yaşadıklarını gün gün aktarıyor. İki önemli işlevi var bu yapıtın: Birincisi, insanlara çektikleri sıkıntılarda yalnız olmadıklarını hatırlatıyor, ikincisiyse Güneydoğu Asyayı merak eden gezgin adaylarına olağanüstü zenginlikte bilgi sunuyor. Kansere yakalanan gencecik bir delikanlının hastalığı alt edişinin umut dolu hikâyesi...Henüz 28 yaşındayken amansız hastalığın pençesine düşen Alim Erginoğlunun önünde ik... tümünü göster