Bundan kırk sene önce, dış haberleriyle Türkiyeye Avrupanın gündemini getirdi; 32. Günle, yaklaşık otuz senedir siyasetin nabzını tutuyor.
Yazdığı kitaplarla, çektiği belgesellerle yakın tarihimize ayna tuttu.
Tabuları yıkarak Abullah Öcalan ve M. Ali Ağcayla; Thatcher, Mitterrand, Arafat gibi yaşadıkları döneme damgasını vurmuş politikacılarla röportajlar yaptı.
Haber programları, otuz beş yılı bulan köşe yazarlığı, araştırmalar...
Kazandığı sayısız ödül ve adının üstünde kopan fırtınalar...
O hâlâ zirvede; en çok izlenen haber bülteninin anchormani olarak hemen her gün milyonların karşısına çıkıyor.
Ancak çok azı, ekrandaki adamın ardındaki hikâyeyi bilir. Bebek yaşta babasız kaldığını; talihsiz bir kaza sonucu, çocukluğunu ve gençliğini ameliyatlarla geçirdiğini; zorluklar içinde büyüyerek kendini yoktan var ettiğini... Defalarca mayınlı tarlada ilerlediği hayatında, son olarak ölümcül hastalığına karşı görkemli bir mücadele verdiğini.
Görkemli... Zira Birand kaybetmeyi de kazanmayı da, başarısızlığı da başarıyı da bilmeyen biri aslında.
Onun tek bildiği ilerlemek, devam etmek; yeni olanı, yapılmamışı yapmak...
Her şeye rağmen, ayakta durabildiği müddetçe, kemoterapi odasında bile...
''Kitabı, sadece her gece ekrandan evlerinize konuk ettiğiniz bir ismin bilinmeyen dünyasını ele veren bir biyografi olarak değil, aynı zamanda zorluklar içinde yetişen bir insanın hayatla baş etme, zirveye yürüme yolculuğu ve Türkiyede gazetecilik kılavuzu olarak da ibretle okuyacağınızı umuyorum,'' diyor Can Dündar, Birand / Bir Ömür, Ardına Bakmadan kitabının önsözünde.
Ve onun çeyrek asırlık çalışma arkadaşı, meslektaşı ve her şeyden önce, bir ''yazar'' olarak, ''ardına bakmadan'' yaşanmış bu sıra dışı hayatın hakkını fazlasıyla veriyor.
Bundan kırk sene önce, dış haberleriyle Türkiyeye Avrupanın gündemini getirdi; 32. Günle, yaklaşık otuz senedir siyasetin nabzını tutuyor.
Yazdığı kitaplarla, çektiği belgesellerle yakın tarihimize ayna tuttu.
Tabuları yıkarak Abullah Öcalan ve M. Ali Ağcayla; Thatcher, Mitterrand, Arafat gibi yaşadıkları döneme damgasını vurmuş politikacılarla röportajlar yaptı.
Haber programları, otuz beş yılı bulan köşe yazarlığı, araştırmalar...
Kazandığı sayısız ödül ve adının üstünde kopan fırtınalar...
O hâlâ zirvede; en çok izlenen haber bülteninin anchormani olarak hemen her gün milyonların karşısına çıkıyor.
Ancak çok azı, ekrandaki adamın ardındaki hikâyeyi bilir. Bebek yaşta babasız kaldığını; talihsiz bir kaza sonucu, çocukluğunu ve gençliğini ameliyatlarla geçirdiğini; zorluklar içinde büyüyerek kendini yoktan var ettiğini... Defalarca mayınlı tarlada ilerlediği hayatında, son olarak ölümcül hastalığına karşı görkemli bir mücadele verdiğini.
Görkemli... Zira Birand kaybetmeyi de kazanmayı da, başarısızlığı da başarıyı da bilmeyen biri aslında.
Onun tek bildiği ilerlemek, devam etmek; yeni olanı, yapılmamışı yapmak...
Her şeye rağmen, ayakta durabildiği müddetçe, kemoterapi odasında bile...
''Kitabı, sadece her gece ekrandan evlerinize konuk ettiğiniz bir ismin bilinmeyen dünyasını ele veren bir biyografi olarak değil, aynı zamanda zorluklar içinde yetişen bir insanın hayatla baş etme, zirveye yürüme yolculuğu ve Türkiyede gazetecilik kılavuzu olarak da ibretl... tümünü göster
Can DÜNDAR ın keyifli anlatımıyla sürükleyeci bir biyografi.
Keşke ölmeden önce okusaydım dedim. Mutlaka okunmalı. Hem yakın tarihe ışık tutuyor hem de zorluklarla mücadele etmeyi öğretiyor. Bu kadar iyi olabileceğini tahmin etmemiştim.
Her insanın hayatı bir romandır.Birandın hayatı bir dedektif romanı gibidir..
Can Dündarın muhteşem anlatımı bu kitabı bu hale getirdi ama bilinmeyenlerin konuşulduğu bir hayat gördüm burada.Yakın tarihe ilgili olan ben kitabı okuyunca vay be bunları da mı o yapmış dedim.Yılmadan yıkılmadan cesurca yaşanan bir hayat var.Azmin ve zaferin gücü.
Karton Cilt, 1. Basım, 416 sayfa
Kasım2012 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı