Zeynep Üskülün Bireyselciliğe Tarihsel Bakış adlı çalışması bana da çok şeyler öğretti. Yaşlanmamız nedeniyle son Hukuk Felsefesi akımlarına yeterince bakamamış, klasiklerde kalmıştık. Klasiklerin üzerine yeni tuğlalar ören Rawlslar, Dworkinler, Nozickler, Libertaryenler, Komünotaryenler, Anglo-Sakson düşünürlerine girememiştim. Bu çalışmayla öğrenmeye başladım onları. Farkına vardım ki, bu düşünürlerle Anglo-sakson düşüncesi, Kara Avrupası, Fransız felsefesiyle bir sentez sürecine girmiş. Birey bir değer olarak korunmuş ve John Lockeun mutlak hakları, J.J. Rousseaunun genel irade kavramıyla bağdaştırılmaya çalışılmış. Böylelikle bireycilik-toplumculuk çatışkısı barışçıl bir zemine oturtulmuş. XXI.yüzyılın hukuk ve devlet felsefesi belki bu sentezde kökenini bulacaktır. Nitekim bu sentezin nasıl olmasının gerektiğinin analizi çağımızın insanlarını meşgul eden bir soru olmaktadır. Tüm bunların yanıtı, Zeynep Üskülün kitabını okuyarak arayabilir ve bulabilirsiniz.
Zeynep Üskülün Bireyselciliğe Tarihsel Bakış adlı çalışması bana da çok şeyler öğretti. Yaşlanmamız nedeniyle son Hukuk Felsefesi akımlarına yeterince bakamamış, klasiklerde kalmıştık. Klasiklerin üzerine yeni tuğlalar ören Rawlslar, Dworkinler, Nozickler, Libertaryenler, Komünotaryenler, Anglo-Sakson düşünürlerine girememiştim. Bu çalışmayla öğrenmeye başladım onları. Farkına vardım ki, bu düşünürlerle Anglo-sakson düşüncesi, Kara Avrupası, Fransız felsefesiyle bir sentez sürecine girmiş. Birey bir değer olarak korunmuş ve John Lockeun mutlak hakları, J.J. Rousseaunun genel irade kavramıyla bağdaştırılmaya çalışılmış. Böylelikle bireycilik-toplumculuk çatışkısı barışçıl bir zemine oturtulmuş. XXI.yüzyılın hukuk ve devlet felsefesi belki bu sentezde kökenini bulacaktır. Nitekim bu sentezin nasıl olmasının gerektiğinin analizi çağımızın insanlarını meşgul eden bir soru olmaktadır. Tüm bunların yanıtı, Zeynep Üskülün kitabını okuyarak arayabilir ve bulabilirsiniz.