Mîrlivâ Sedâd Bey (Korgeneral Ahmet Sedat Doğruer) tarafından kaleme alınan Boğazlar Meselesi ve Çanakkale Deniz Zaferi adlı bu yapıt hem inceleme hem de anı niteliği taşıyor. Çanakkale Savaşına fiilen katılan yazar konuyu siyasî, diplomatik, tarihsel ve askerî bakımlardan ele alarak irdeliyor. Mîrlivâ Sedâd Bey bu çalışmayı yaparken (anılarından) bireysel tanıklıklarından da geniş çapta yararlanıyor. Birinci Dünya Savaşını , Filistinde çarpışan Yıldırım Orduları Grubunda, 7. Ordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşanın Kurmay Başkanı olarak tamamlayan Paşa; Çanakkale Savaşını bütün yönleriyle incelerken eleştirel yaklaşımı da elden bırakmıyor. Bu nedenle konuya olabildiğince objektif bakarak; Çanakkale Cephesini askerlik mesleği ve tekniği bakımından da ayrıştırıyor. Savaş sırasında kolundan yaralanan Mîrlivâ Sedâd Bey bu kanlı anıyı şöyle dile getiriyor:Şu kolumu inciten mermi parçasını yollayan gemiyi bilhassa araştırıyordum. Bu gemi Bouvet idi. Bouvetyi teşhis ettiğim zaman da geminin ateş dumanlarına karışan sarımtırak, koyu bir duman bilhassa nazar-ı dikkatimi çekti...
Mîrlivâ Sedâd Bey (Korgeneral Ahmet Sedat Doğruer) tarafından kaleme alınan Boğazlar Meselesi ve Çanakkale Deniz Zaferi adlı bu yapıt hem inceleme hem de anı niteliği taşıyor. Çanakkale Savaşına fiilen katılan yazar konuyu siyasî, diplomatik, tarihsel ve askerî bakımlardan ele alarak irdeliyor. Mîrlivâ Sedâd Bey bu çalışmayı yaparken (anılarından) bireysel tanıklıklarından da geniş çapta yararlanıyor. Birinci Dünya Savaşını , Filistinde çarpışan Yıldırım Orduları Grubunda, 7. Ordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşanın Kurmay Başkanı olarak tamamlayan Paşa; Çanakkale Savaşını bütün yönleriyle incelerken eleştirel yaklaşımı da elden bırakmıyor. Bu nedenle konuya olabildiğince objektif bakarak; Çanakkale Cephesini askerlik mesleği ve tekniği bakımından da ayrıştırıyor. Savaş sırasında kolundan yaralanan Mîrlivâ Sedâd Bey bu kanlı anıyı şöyle dile getiriyor:Şu kolumu inciten mermi parçasını yollayan gemiyi bilhassa araştırıyordum. Bu gemi Bouvet idi. Bouvetyi teşhis ettiğim zaman da geminin ateş dumanlarına karışan sarımtırak, koyu bir duman bilhassa nazar-ı dikkatimi çekti...