Ömer İzgeç belirsiz bir zamanda ve mekânda geçen bir hikâye anlatıyor. Kitabın baş kahramanı on iki yaşındaki Es'in Ortaçağ karanlığını çağrıştıran bir ortamdaki arayışını okurken türümüzün ötekine karşı zulmüyle, gücün zehriyle, yaratılışımızın karanlık ve aydınlık yönleriyle karşılaşıyoruz. Ormanda büyüklerden uzak tek başlarına yaşayan çocukların, bitkileriyle kendi rayihalı evrenini kurmuş Aktar'ın, topraklarından sürülen bir ırkın, yonttuğu kuklalarıyla hüzünlü bir oyun sahneleyen Büyükbaba'nın ve bir ırmağın ayırdığı âşıkların hikâyeleri iç içe geçiyor.
"Önce ağaçlardan, kuşlardan, parslardan ve diğerlerinden ayrı gördük kendimizi. Bir süre sonra içinden çıktığımız ormanı bir tehdit olarak algıladık. Aslına bakarsan, her şey böyle başladı."
(Tanıtım Bülteninden)
Ömer İzgeç belirsiz bir zamanda ve mekânda geçen bir hikâye anlatıyor. Kitabın baş kahramanı on iki yaşındaki Es'in Ortaçağ karanlığını çağrıştıran bir ortamdaki arayışını okurken türümüzün ötekine karşı zulmüyle, gücün zehriyle, yaratılışımızın karanlık ve aydınlık yönleriyle karşılaşıyoruz. Ormanda büyüklerden uzak tek başlarına yaşayan çocukların, bitkileriyle kendi rayihalı evrenini kurmuş Aktar'ın, topraklarından sürülen bir ırkın, yonttuğu kuklalarıyla hüzünlü bir oyun sahneleyen Büyükbaba'nın ve bir ırmağın ayırdığı âşıkların hikâyeleri iç içe geçiyor.
"Önce ağaçlardan, kuşlardan, parslardan ve diğerlerinden ayrı gördük kendimizi. Bir süre sonra içinden çıktığımız ormanı bir tehdit olarak algıladık. Aslına bakarsan, her şey böyle başladı."
(Tanıtım Bülteninden)
216 sayfa
2014 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı