20. yüzyılın başlarında 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu, ardı ardına topraklarını kaybediyordu. Elinizdeki kitapta hâtıra ve notlarını okuyacağınız Abdullah Feyzi Efendi, bu karmaşık günlerde yaşanılan olayların ve muhtemel sonuçlarının neler getirip neler götüreceği hususunda, oturduğu yerden bir şeyler yapmanın imkânsızlığını fark etmiş, dört duvar arasından çıkıp hayatın içine dalma cesaretine sahip, entelektüel bir medrese âlimidir.
Müderrislere tanınan askerlikten muafiyet hakkına rağmen, gönüllü olarak orduya yazılır ve Çanakkalede başlayıp, Irak cephesinde nihayete eren bir tecrübeye imza atar. Verilen şehit sayısıyla iftihar edilen bir zaferin arkasında yatan örtülü gerçekler, bugüne kadar kalıplaşmış düşüncelerimizi sorgulamamız gerektiğini açıkça ortaya konmakta; muhtelif eserlerde kimi örtülü, kimi açık dile getirilen bazı belirsiz konular, hadisenin bizzat içinde yer almış bir entelektüelin kalemiyle bu kitapta adeta ete kemiğe bürünmekte.
20. yüzyılın başlarında 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu, ardı ardına topraklarını kaybediyordu. Elinizdeki kitapta hâtıra ve notlarını okuyacağınız Abdullah Feyzi Efendi, bu karmaşık günlerde yaşanılan olayların ve muhtemel sonuçlarının neler getirip neler götüreceği hususunda, oturduğu yerden bir şeyler yapmanın imkânsızlığını fark etmiş, dört duvar arasından çıkıp hayatın içine dalma cesaretine sahip, entelektüel bir medrese âlimidir.
Müderrislere tanınan askerlikten muafiyet hakkına rağmen, gönüllü olarak orduya yazılır ve Çanakkalede başlayıp, Irak cephesinde nihayete eren bir tecrübeye imza atar. Verilen şehit sayısıyla iftihar edilen bir zaferin arkasında yatan örtülü gerçekler, bugüne kadar kalıplaşmış düşüncelerimizi sorgulamamız gerektiğini açıkça ortaya konmakta; muhtelif eserlerde kimi örtülü, kimi açık dile getirilen bazı belirsiz konular, hadisenin bizzat içinde yer almış bir entelektüelin kalemiyle bu kitapta adeta ete kemiğe bürünmekte.