Bütün herkes bilmeli ki hiçbir baba çocuklarının değil ölümüne bir tırnağının kanamasına dayanamaz. Ama yaşamın acımasızlığı bazen öyle korkunç olur ki iki kızınızdan ikisini de kaybetmeye alışmak zorunda bırakır sizi. Bende isterdim ki çocuklarımın üniversite bitirip diploma ile boynuma sarılmasını. Mutlu bir hayat kurup uzun süre yaşam sürmesini...
Ülkemizde devam eden hapishaneler sorunu bir insanlık sorunu olarak görüldü kızlarım tarafından. İnsanlık sorununda taraf olmamak bize yakışmaz dediler. Ve bedenlerini açlığa yatırarak bunun bedelini de ödediler...
Onlar genç yaşlarında bedel ödemeyi göze almadan insanların özgürleşemeyeceğini savundular. Ya bizler neyi savunuyoruz? Nasıl bir ahlakı ve erdemi egemen kılacağımızın hesabı içindeyiz.
''Aileler çocuklarına mülk diye bakıyorlar, kızlarım benim mülküm değil, yoldaşım, dostum, arkadaşım, canım, ciğerimdi. Ben kızlarımı mülk görmediğim için onları birey olarak kurtarmak yerine, tecridin kaldırılıp ölüm orucu direnişinin amacına ulaşması adına mücadele verdim''
Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar birbirlerine öyle yoğun bir sevgiyle sarılıyorlar ki, işte o anda hayatla ölüm arasındaki o kesintisiz akışı görüyorum. Hayat ölümü alnından öpüyor...
''Direnerek öldüğün bu yoksul semtteki o emekçi, o kaybedecek hiçbir şeyleri olmadığı için sonsuzluğa ve özgürlüğe herkesten çok inanan bu insanlara inandığın gibi inan... İnan Zehra, sizin çocuklar kazanacak...''
(Arka Kapak)
Bütün herkes bilmeli ki hiçbir baba çocuklarının değil ölümüne bir tırnağının kanamasına dayanamaz. Ama yaşamın acımasızlığı bazen öyle korkunç olur ki iki kızınızdan ikisini de kaybetmeye alışmak zorunda bırakır sizi. Bende isterdim ki çocuklarımın üniversite bitirip diploma ile boynuma sarılmasını. Mutlu bir hayat kurup uzun süre yaşam sürmesini...
Ülkemizde devam eden hapishaneler sorunu bir insanlık sorunu olarak görüldü kızlarım tarafından. İnsanlık sorununda taraf olmamak bize yakışmaz dediler. Ve bedenlerini açlığa yatırarak bunun bedelini de ödediler...
Onlar genç yaşlarında bedel ödemeyi göze almadan insanların özgürleşemeyeceğini savundular. Ya bizler neyi savunuyoruz? Nasıl bir ahlakı ve erdemi egemen kılacağımızın hesabı içindeyiz.
''Aileler çocuklarına mülk diye bakıyorlar, kızlarım benim mülküm değil, yoldaşım, dostum, arkadaşım, canım, ciğerimdi. Ben kızlarımı mülk görmediğim için onları birey olarak kurtarmak yerine, tecridin kaldırılıp ölüm orucu direnişinin amacına ulaşması adına mücadele verdim''
Ve hayatta kalacak olanlarla ölecek olanlar birbirlerine öyle yoğun bir sevgiyle sarılıyorlar ki, işte o anda hayatla ölüm arasındaki o kesintisiz akışı görüyorum. Hayat ölümü alnından öpüyor...
''Direnerek öldüğün bu yoksul semtteki o emekçi, o kaybedecek hiçbir şeyleri olmadığı için sonsuzluğa ve özgürlüğe herkesten çok inanan bu insanlara inandığın gibi inan... İnan Zehra, sizin çocuklar kazanacak...''
(Ark... tümünü göster
Karton Cilt, 224 sayfa
2001 tarihinde, Tavır Yayınları tarafından yayınlandı