ONU KORUYABİLİRDİ…
Leydi Phoebe Batten güzel, hayat dolu bir kadındır ve güçlü bir dükün kardeşine yaraşır bir hayatın özlemini çekmektedir. Gözleri görmediğinden, ağabeyi yanında sürekli silahlı bir korumayla gezmesini istemiştir ve bu koruma Yüzbaşı Trevillion’dur...
HEM DE HER TEHLİKEDEN!
Yüzbaşı James Trevillion gururlu, ciddi bir adamdır ve Kral’ın hizmetindeyken bacağı sakatlanmıştır. Yine de çok iyi bir nişancı ve binicidir, dolayısıyla Leydi Phoebe’yi korumak onun için zor bir görev değildir... ta ki genç kadın kaçırılana kadar.
AMA TUTKUNUN ESİRİ OLACAKTI!
Bir entrika ağını ortaya çıkarmaya çalışan James, Phoebe’yi kurtarabilmek için hayatını riske atmalıdır. Daha önceleri onu gardiyanı gibi gören Phoebe ise o sert asker görüntüsünün ardında sevgi dolu, nazik bir adam olduğunu anlamaya başlamıştır ve hayalini bile kurmaktan çekindiği bir aşk, kapısını çalmak üzeredir.
“Hoyt takdire şayan bir kadın karakter yaratmış. Phoebe hayatını dolu dolu yaşamayı kafasına koymuş, capcanlı bir kadın. Saf duyguları büyüleyici. Hikâyeye göz kamaştırıcı, harikulade bir romantizm katıyor.”
Publishers Weekly
ONU KORUYABİLİRDİ…
Leydi Phoebe Batten güzel, hayat dolu bir kadındır ve güçlü bir dükün kardeşine yaraşır bir hayatın özlemini çekmektedir. Gözleri görmediğinden, ağabeyi yanında sürekli silahlı bir korumayla gezmesini istemiştir ve bu koruma Yüzbaşı Trevillion’dur...
HEM DE HER TEHLİKEDEN!
Yüzbaşı James Trevillion gururlu, ciddi bir adamdır ve Kral’ın hizmetindeyken bacağı sakatlanmıştır. Yine de çok iyi bir nişancı ve binicidir, dolayısıyla Leydi Phoebe’yi korumak onun için zor bir görev değildir... ta ki genç kadın kaçırılana kadar.
AMA TUTKUNUN ESİRİ OLACAKTI!
Bir entrika ağını ortaya çıkarmaya çalışan James, Phoebe’yi kurtarabilmek için hayatını riske atmalıdır. Daha önceleri onu gardiyanı gibi gören Phoebe ise o sert asker görüntüsünün ardında sevgi dolu, nazik bir adam olduğunu anlamaya başlamıştır ve hayalini bile kurmaktan çekindiği bir aşk, kapısını çalmak üzeredir.
“Hoyt takdire şayan bir kadın karakter yaratmış. Phoebe hayatını dolu dolu yaşamayı kafasına koymuş, capcanlı bir kadın. Saf duyguları büyüleyici. Hikâyeye göz kamaştırıcı, harikulade bir romantizm katıyor.”
Publishers Weekly
Bu seriyi çok ama çok seviyorum.
Merakla beklediğim, serinin bir önceki kitabından da tanıdığımız Leydi Phoebe Batten ile Yüzbaşı James Trevillion’un heyecan dolu hikayesine konuk oluyoruz.
Güzel, zeki bir kadın olan dükün kardeşi Leydi Phoebe, gözleri görmediğinden dolayı yanında sürekli silahlı korumayla gezmektedir. Yüzbaşı Trevillion, Leydi Phoebe’u kimliği belirsiz düşmana karşı korumaya çalışırken kalbini savunmasız bırakacağından habersiz, bize güzel bir historical roman okuttular.
Serinin sonraki ilk iki kitabını özellikle merak ediyorum. Bu kitapta da adlarını sıkça duyacağımız Eve Dinwoody ile Dük Valentine Napier’ın hikayeleri..
İnşallah sevgili @pegasusyayinevi bu sefer fazla bekletmez.
---------------
Aklı bu duruma, alışılagelmiş gerekçeleriyle karşı çıksa da – onun için çok yaşlı olması, Phoebe’nin kendisi için fazla genç olması, farklı sosyal mevkilere ait olmaları gibi – bunun hiçbir önemi yoktu. Kalbi aklına baskın çıkmıştı ve artık bu konuda yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı.
Phoebe Batten’ı seviyordu, şimdi ve sonsuza dek.
Serinin 8. kitabı için başlarda büyük heyecanım vardı. Çünkü Phobe serideki favori karakterlerimden biriydi ve onun kendi kitabında yaşayacaklarını heyecanla bekliyordum. Sonra öğrendim ki bunun gelecekteki eşi James denen Allahsız kitapsız herifmiş! Bunu görünce ne kadar üzüldüğümü anlatamam.
James, seride Maximus ayısından sonra en irrite olduğum kişidir. Sürekli birilerinin işlerine burnunu sokmaktan geri durmayan bir tip. 6. kitapta başına gelenleri okuyunca başta "Allah'ım, sonunda bu eşekten kurtuluyoruz!" diye sevinç nidaları attığım doğrudur. Fakat ne oldu dersiniz, diğer irrite karakter olan Maximus bunu kurtarıp kendisini kız kardeşinin koruması yaptı. Zaten önceki kitapta da ne kadar iyi bir koruma olduğunu (!) gördüm. Maşallah hala birilerinin işlerine burnunu sokmaktan geri durmadı!
Bu yüzden kitabı beklentimin biraz altında okumaya başladım. Hoyt'un yine güzel bir hikaye sunacağından ve Phobe'dan memnun kalacağımdan emindim ama bu James denen şahıstan ümidim sıfırdı.
Ve Phobe tamamen beklediğim şekilde çıktı. Cesur, güçlü, aşkını söylemede açık sözlü ve sevecendi. Tehlikelere karşı göğüs germede oldukça iyiydi.
BUNDAN SONRASI SPOILER İÇERİR!!!
Ne yalan söyleyeyim, kitap boyunca James'ten yine başkasının işine karışma, saçma hareketler bekliyordum. Ne oldu biliyor musunuz? James bunları yapmadı. Bu yorumu yazarken bile hala şok içerisindeyim. James beklediğimden daha iyi çıktı. Hatta bir ara Phobe'ı koruyamadı diye görevinden istifa etmesini hiç beklemezdim. Bildiğim James, kızı koruyacağım diye daha fazla hırs yapıp işleri iyice batırırdı.
Baskıcılık demişken, Phobe'ya zorluk çıkarmasını beklerken tam aksini yaptı. Yani onun kararlarına saygı duydu, kendi başına hareket etmesine izin verdi. Bu da ayrı bir şoktu.
Diğer hoşuma giden kısımsa "seni seviyorum" sözcüğünü eveleyip gevelemeden söylemesiydi, hikayenin sonuna gelmeden Phobe'ya açılmasıydı. Meğer James'in saçmalıklarına son vermesi için aşık olması lazımmış.
Fakat bazı karakterler var ki aşık olsa da ayı olmaktan vazgeçmiyor. Evet, bildiniz! Bu kitabın sinir karakteri James değil, His Grace the Ass nam-ı diğer Maximus denen dük bozuntusuydu. Ulan bir insan hala mı bu kadar dediğim dedik, geri kafalı olur? Kız kardeşi o kadar olay yaşamış, hatta kendisine kaç kez karşı gelmiş, kitabın sonuna doğru hala "Seni koruyacak birini bulacağım, bu benim görevim. Senin durumun iyi olmadığı için kendini koruyamazsın." söylemleriyle okuyucunun kafasını yine güzel şişirdi. Artemis, sen buna dur diyemiyor musun bacım? Zamanında o kadar bu ayıya karşı geldin, şimdi niye kendini geri çekmeler? Geri çekince tabi ki de bu ayı böğürüp duracak. Apollo bebeğimin dediği kadar var. Tam bir ass'ın teki!
Sonuç olarak Hoyt okuyucuya yine güzel bir kitap sunmuş. Ben bu ikiliden felaket beklerken mükemmellik çıkması iyi oldu. Sinir sayımı Maximus ile beraber 2 katına çıkarmadığı için James'e gerçekten teşekkürler. Phobe'ya saçma davranmadığından irrite kısmından sinir bozucuya geçmiş bulunmakta. Ama geçmişte Apollo'ya yaptıklarını unuttum sanma. Maximus, tez zamanda geber inşallah!
Yüzbaşı James Trevillion dikkat etmesi gereken saf ablasını gözden kaçırınca tecavüz eden adamı neredeyse öldürecek kadar dövmüştür. Adamın babası sulh hakimi olduğundan tutuklama kararı çıkarmışlardır. James'de babasının zoru ile şehirden kaçıp süvariler birliğine katılmıştır. On iki yıl emrindeki adamları yönetip zorlu görevlerde çalışmıştır. Peşine düştüğü haydut atını vurunca atı üzerine düşmüş ve bacağı sakatlanmıştır. Wakefield Dükü onu kurtarmıştır. Şimdi ise dükün gözleri görmeyen kardeşi Leydi Phoebe'nin korumalığını yapar.
Phoebe doğuştan kör değildir. On iki yaşına kadar görüşü gayat normal olmuştur. Günün birinde görüşü bulanıklaşmaya başlamıştır. Şimdi ise tamamen kördür. Abisi dünyanın her yerinden doktorlar getirmiştir. Her tedavide bu kez olur diye umutlanmış, sadece birazcık görmeye bile razı olup yalvarmıştır ama birazcık bile olmamıştır. Bütün manzaralardan mahrumdur. Bu yüzden abisi onu korumak için tehlikeli olduğunu düşündüğü hiçbir yere göndermez, sürekli kontrol altındadır. Aniden kaçırmaya çalışanlar ortaya çıkınca daha fazla korumacı olur. Phoebe artık bu duruma dayanamaz. Her hareketi önceden planlanmadan, engellenmeden yapma hakkı ister. Artık nefes alamaz hale gelmiştir. Gitmek istediği yere gidebilmek, kur yapan bir beyefendiyle tanışmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak ister.
Saldırılar devam eder ve James Phoebe'i korumak için yeterli olmadığını düşünerek onun tüm ısrarlarına rağmen istifa eder.
James Phoebe için önce yoldaş, dost olur. Hem özgür olmak hem de James'ın hayatına geri dönmesini ister. Gardiyanıyla özgür olmasına imkan yoktur ve onsuzda mutlu olması mümkün değildir. Bir evlenme teklifi alır ama kabul etmez. Çünkü o James değildir. Hayatında ona ihtiyacı olduğunu o olmadan bir yanının hep eksik kalacağını anlar. Tekrar kaçırılınca James kaçıranlar bulununcaya kadar emniyette olacağı konusunda kimseye güvenmeyeceğinden Phoebe'i abisinin bile bilmediği bir yere ailesinin evine götürür ve böylece ikili yalnız vakit geçirmeye başlar.
James Phoebe'i mutlu etmek ister. Ona hayatında ki her şeyden daha çok değer verir, onun için cinayet işlemeye ölmeye hazırdır. Hayatının anlamı haline gelir. Farklı sosyal mevkilerde olmaları, aralarında yaş farkı olması önemini kaybeder. Kalbi aklına baskın çıkar. Phoebe'i dünyasından kaybederse güneş de gökyüzünden kaybolacakmış gibi hisseder. Onsuz nasıl yaşayacağını bilemez. Onu sever ve sonsuza dek sevecektir.
Kaçırılmalar, kaçırılmanın arkasındaki kişi derken kitap biter ve ikili için artık yalnızlık yoktur.
Kitaptan daha büyük beklentim vardı ama umduğum gibi olmadı. Montgomery dükünü merakla bekliyorum.
Karton Cilt, 376 sayfa
5Şubat2021 tarihinde, Pegasus Yayınları tarafından yayınlandı