Ağavni olduğu yerde donup kaldı. Dipsiz kuyuların en dibinde gibi hissediyordu kendini. Kör ve sağır olmuştu. Yaşıyor muydu, ölmüş müydü, haberi yoktu. Ağlamadı, kendini yerden yere vurmadı, haykırmadı. Sacını başını yolmadı, dövünmedi, ağıt yakmadı. Ayakta, öylece durdu. Boş gözlerle, ifadesiz bir yüzle, ağır ağır sallanarak durdu.
Magar da artık Ağavniye bakamıyordu.
Bir gece hepimizi dışarı çıkardılar. Karanlığın içinde dağ bayır yürütmeye başladılar. Çavuşlardan biri benim çocukluk arkadaşımdı, Hasan. Evlenirken yardım etmişliğim de vardı ona. Yanıma yanaşıp sessizce sıranın en sonunda kalmamı söyledi. Dediğini yaptım. O da yanımda yürüdü.
Ağavni olduğu yerde donup kaldı. Dipsiz kuyuların en dibinde gibi hissediyordu kendini. Kör ve sağır olmuştu. Yaşıyor muydu, ölmüş müydü, haberi yoktu. Ağlamadı, kendini yerden yere vurmadı, haykırmadı. Sacını başını yolmadı, dövünmedi, ağıt yakmadı. Ayakta, öylece durdu. Boş gözlerle, ifadesiz bir yüzle, ağır ağır sallanarak durdu.
Magar da artık Ağavniye bakamıyordu.
Bir gece hepimizi dışarı çıkardılar. Karanlığın içinde dağ bayır yürütmeye başladılar. Çavuşlardan biri benim çocukluk arkadaşımdı, Hasan. Evlenirken yardım etmişliğim de vardı ona. Yanıma yanaşıp sessizce sıranın en sonunda kalmamı söyledi. Dediğini yaptım. O da yanımda yürüdü.
247 sayfa