Bilim adamları yüzyıllar boyunca Çingenelerin, aramızda yaşayan bu koyu tenli esrarengiz yabancuların kökeni üzerine tartıştılar. Donald Kenrick, bu kitapta Çingenelerin öyküsünü anlatıyor. Onların Hindistandan İrana göçlerinin, Ortadoğuda Arap egemenliği altındaki yaşamlarının ve Konstantinopolise varışlarının izini süren Birinci Kısım ilk kez 1993de basılmış ve Çingenece dahil on iki dile çevrilmiştir.Bu yeni kitaba ise Çingenelerin kökeni hakkında tartşılan pek çok teoriyle başlıyor yazar. Birinci Kısımda Çingenelerin Hindistandan Konstantinopolise yaptığı yolculuğu içeren ilk anlatımını güncelleştirdikten sonra, Osmanlı döneminde Balkanlara uzanan yollarını ve kısa süren bir altın çağ boyunca kendilerini tövbekâr ve hacı olarak kabul ettirdikleri, feodal topluma egzotik bir hava getiren yetenekli müzisyenler, akrobatlar, maden işçileri olarak buyur edildikleri orta ve batı Avrupadaki yolculuklarını izliyor. 15.yüzyılın sonunda Londrada Mısırlı bir falcı kayıtlara geçiyor, 1715 yılında ise bir çingene kulakları kesilerek Virginiaya sürgüne gönderiliyor.Yazar, sözünü bitirirken, Çingenelerin Hindistanda kalan ya da batıya giderken yollarda konaklayıp, İran ve komşu ülkelerde hâlâ göçebe bir hayat süren uzak akrabalarına göz gezdiriyor.Son bölümde ise Avrupanın son göçebeleriyle bugünkü Hindistan arasında nasıl bağ kurulduğu açıklanıyor.
Bilim adamları yüzyıllar boyunca Çingenelerin, aramızda yaşayan bu koyu tenli esrarengiz yabancuların kökeni üzerine tartıştılar. Donald Kenrick, bu kitapta Çingenelerin öyküsünü anlatıyor. Onların Hindistandan İrana göçlerinin, Ortadoğuda Arap egemenliği altındaki yaşamlarının ve Konstantinopolise varışlarının izini süren Birinci Kısım ilk kez 1993de basılmış ve Çingenece dahil on iki dile çevrilmiştir.Bu yeni kitaba ise Çingenelerin kökeni hakkında tartşılan pek çok teoriyle başlıyor yazar. Birinci Kısımda Çingenelerin Hindistandan Konstantinopolise yaptığı yolculuğu içeren ilk anlatımını güncelleştirdikten sonra, Osmanlı döneminde Balkanlara uzanan yollarını ve kısa süren bir altın çağ boyunca kendilerini tövbekâr ve hacı olarak kabul ettirdikleri, feodal topluma egzotik bir hava getiren yetenekli müzisyenler, akrobatlar, maden işçileri olarak buyur edildikleri orta ve batı Avrupadaki yolculuklarını izliyor. 15.yüzyılın sonunda Londrada Mısırlı bir falcı kayıtlara geçiyor, 1715 yılında ise bir çingene kulakları kesilerek Virginiaya sürgüne gönderiliyor.Yazar, sözünü bitirirken, Çingenelerin Hindistanda kalan ya da batıya giderken yollarda konaklayıp, İran ve komşu ülkelerde hâlâ göçebe bir hayat süren uzak akrabalarına göz gezdiriyor.Son bölümde ise Avrupanın son göçebeleriyle bugünkü Hindistan arasında nasıl bağ kurulduğu açıklanıyor.