Son dönemin en etkili düşünürlerinden Giorgio Agambenin Çocukluk ve Tarihi, çarpıcı üslubu, keskin gözlemleri ve sağlam kuramsal yapısıyla dikkat çekiyor: Deneyim, bilgi, oyun gibi herkesin üzerinde anlaştığını düşündüğü terimleri didikleyen Agamben, Felsefeden dilbilime, antropolojiden siyasete geçerek, okura yeni ufuklar açıyor.
İnsan oynayınca kutsal zamandan kurtulur ve insani zamanda onu unutur. Yine de oyunun dünyası daha da özel bir anlamda zamanla bağlantılıdır. Aslında oyuna ait olan her şeyin bir zamanlar kutsalın ortamına ait olduğunu gördük. Ama bu, oyun ortamını tüketmez. Gerçekten de, insanlar oyunlar icat etmeyi sürdürürler ve bir zamanlar pratik-ekonomik ortama ait olan bir şey ile de oynanabilir. Oyuncakların dünyasına şöyle bir göz gezdirmek, insanlığın eskicileri olan çocukların, ellerine geçen her türlü eski eşya ile oynadıklarını ve oyunun böylece artık var olmayan kutsal dışı davranış ve nesneleri koruduğunu gösterir.
Eski olan her şey kutsal kökeninden bağımsız olarak oyuncak haline gelmeye uygundur. Dahası var: Hâlâ kullanılmakta olan nesneler söz konusu olduğunda da bunların dönüştürülüp örneğin, küçültülmeleriyle oyuna dahil edilmeleri mümkündür: Bir otomobil, bir tabanca, elektrikli bir ocak küçültülerek birdenbire oyuncağa dönüşür. Peki o halde oyuncağın özü nedir? Oyuncağın özsel karakteri iyi düşünülürse, onu diğer nesnelerden ayırt etmeyi sağlayan tek özellik sadece bir zamanların, artık olmayan bir şimdinin zamansal boyutunda kavranabilecek son derece tekil bir şeydir (ancak, küçültme örneğinin de gösterdiği gibi, bu bir zamanları ve bu artık olmayan şimdiyi sadece artsüremli anlamda değil, eşsüremli anlamda kavramak gerekir).
Son dönemin en etkili düşünürlerinden Giorgio Agambenin Çocukluk ve Tarihi, çarpıcı üslubu, keskin gözlemleri ve sağlam kuramsal yapısıyla dikkat çekiyor: Deneyim, bilgi, oyun gibi herkesin üzerinde anlaştığını düşündüğü terimleri didikleyen Agamben, Felsefeden dilbilime, antropolojiden siyasete geçerek, okura yeni ufuklar açıyor.
İnsan oynayınca kutsal zamandan kurtulur ve insani zamanda onu unutur. Yine de oyunun dünyası daha da özel bir anlamda zamanla bağlantılıdır. Aslında oyuna ait olan her şeyin bir zamanlar kutsalın ortamına ait olduğunu gördük. Ama bu, oyun ortamını tüketmez. Gerçekten de, insanlar oyunlar icat etmeyi sürdürürler ve bir zamanlar pratik-ekonomik ortama ait olan bir şey ile de oynanabilir. Oyuncakların dünyasına şöyle bir göz gezdirmek, insanlığın eskicileri olan çocukların, ellerine geçen her türlü eski eşya ile oynadıklarını ve oyunun böylece artık var olmayan kutsal dışı davranış ve nesneleri koruduğunu gösterir.
Eski olan her şey kutsal kökeninden bağımsız olarak oyuncak haline gelmeye uygundur. Dahası var: Hâlâ kullanılmakta olan nesneler söz konusu olduğunda da bunların dönüştürülüp örneğin, küçültülmeleriyle oyuna dahil edilmeleri mümkündür: Bir otomobil, bir tabanca, elektrikli bir ocak küçültülerek birdenbire oyuncağa dönüşür. Peki o halde oyuncağın özü nedir? Oyuncağın özsel karakteri iyi düşünülürse, onu diğer nesnelerden ayırt etmeyi sağlayan tek özellik sadece bir zamanların, artık olmayan bir şimdinin zamansal boyutunda kavranabilecek... tümünü göster
Karton Cilt, 171 sayfa
Mart2010 tarihinde, Kanat Yayınevi tarafından yayınlandı