“Duygusal zekâsı yüksek bir hikâye.”
Bu hikâye size aşkı, nefreti, neşeyi, öfkeyi, acıyı ve iyileşmeyi en sarsıcı şekilde hissettirecek.
Aşk çok tuhaftır. Nereden geldiğini anlayamazsınız. Bir mantığı yoktur, bir sistemi yoktur. Bilimsel de değildir. Sadece duygu ve tutkudan ibaret bir şeydir. Oysa duygu ve tutku tehlikeli olabilir. Sevgi ve nefretin çıkış noktası bunlar ne de olsa.
Ben bu ikisinin ustası oldum artık. Gönülsüzce… Yoğun bir deneyimlemeden sonra. İkisini de çok yakından tanıyorum.
Miranda’ya âşık olduğumda her şey çok hızlı gelişti. Gözüm başka hiçbir şeyi görmüyordu.
O, zihnimde ve hayallerimde efsanevi bir mevkiye yükselttiğim kişiydi.
Hayallerle ilgili bir gerçek var ki o da duman gibi, bulanık oldukları.
Düşünce formunda etrafta döner dururlar ve sonra bizim isteyip ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz bir şey hâline gelirler.
Miranda da böyleydi. Duman gibi bulanıktı.
Onu istediğimi sanıyordum. Ona ihtiyacım olduğunu…
Zaman geçtikçe gerçek yavaşça açığa çıktı. Zaman hayallerimi ince ince ayrıştırdı ve tıpkı ardında çürümeye yüz tutmuş bir kadavra bırakan bir yırtıcı gibi parçaladı onları.
Gerçek acımasız bir sürtük olabiliyor.
Miranda da öyle.
Ben de hayallere inanan bir aptala dönüşebilirim.
Ve insanlara inanan.
Ve aşka…
(Tanıtım Bülteninden)
“Duygusal zekâsı yüksek bir hikâye.”
Bu hikâye size aşkı, nefreti, neşeyi, öfkeyi, acıyı ve iyileşmeyi en sarsıcı şekilde hissettirecek.
Aşk çok tuhaftır. Nereden geldiğini anlayamazsınız. Bir mantığı yoktur, bir sistemi yoktur. Bilimsel de değildir. Sadece duygu ve tutkudan ibaret bir şeydir. Oysa duygu ve tutku tehlikeli olabilir. Sevgi ve nefretin çıkış noktası bunlar ne de olsa.
Ben bu ikisinin ustası oldum artık. Gönülsüzce… Yoğun bir deneyimlemeden sonra. İkisini de çok yakından tanıyorum.
Miranda’ya âşık olduğumda her şey çok hızlı gelişti. Gözüm başka hiçbir şeyi görmüyordu.
O, zihnimde ve hayallerimde efsanevi bir mevkiye yükselttiğim kişiydi.
Hayallerle ilgili bir gerçek var ki o da duman gibi, bulanık oldukları.
Düşünce formunda etrafta döner dururlar ve sonra bizim isteyip ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz bir şey hâline gelirler.
Miranda da böyleydi. Duman gibi bulanıktı.
Onu istediğimi sanıyordum. Ona ihtiyacım olduğunu…
Zaman geçtikçe gerçek yavaşça açığa çıktı. Zaman hayallerimi ince ince ayrıştırdı ve tıpkı ardında çürümeye yüz tutmuş bir kadavra bırakan bir yırtıcı gibi parçaladı onları.
Gerçek acımasız bir sürtük olabiliyor.
Miranda da öyle.
Ben de hayallere inanan bir aptala dönüşebilirim.
Ve insanlara inanan.
Ve aşka…
(Tanıtım Bülteninden)
Kim Holden’in içine Tarryn Fisher kaçmış gibiydi =P
http://oldgirlsontheblog.blogspot.com.tr/2017/08/kim-holden-cok-daha-fazlas.html#more
Kapak rengine aldanıp pembe (romantik) bir kitap olduğunu benim gibi düşünebilirsiniz, ama okumadan önce tâbi ki. Kitabı okumaya başlayınca vefa, minnet, ebeveyn olmak için kanından olması şart mıdır yoksa can olmak için sevgi bağı yeterli midir? Multiple Skleroz hastası olduğunu öğrenen ve çocuklarına son derece düşkün bir baba, kariyer hırsı yüzünden istemeden doğurduğu üç çocuğuna asla sorumluluk hissetmeyen, bir sarılmayı bile çok gören annenin hikayesi var bu kitapta. Ancak olay akışı öyle güzel kurgulanmış ki ister istemez " keser döner sap döner gün gelir hesap döner" sözü geliyor akıllara. Önemli olan yaşadıklarımızdan ders alıp kalan ömrümüzü olabildiğince daha az hata yaparak yaşamaktır.
Karton Cilt, 416 sayfa
21Haziran2017 tarihinde, Aspendos Yayıncılık tarafından yayınlandı