II. Dünya Savaşının bitimine doğru İsmet İnönü çok partili demokratik düzene geçileceğini bildirdi ve öyle de oldu. Oysa, Atatürkün 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fıkrasını kurdurarak çok partili düzene geçmesini erken ve yersiz olarak nitelendiren İnönü, onun ölümünden sonra kendisini üstelik Almanyanın Führerine, İtalyanın Duçesine koşut bir biçimde Milli Şef ilan ettirmiş bulunuyordu. Ama şimdi, Führer de, Duçe de, demokratik ülkelerce yenilmiş ve tarihin derinliklerine gömülmüşlerdi. Yoksa sıra şimdi Milli Şefe mi gelmişti? Çünkü kendilerini demokratik olarak tanıtan ABD, İngiltere ve Rusya, savaşın son amacının yeryüzünde, tüm ülkelerde, anti-demokratik rejimleri devirerek yerlerine demokratik olanlarını geçirmek olduğunu açıklayıp duruyorlardı. Türkiyedeki rejim ise, Milli Şefi, tek partisi, parti-devlet anlayışı bakımından, tam anlamıyla anti-demokratik idi. Ve Stali, Türkiyeyi açıkça tehdit etmeye başlamıştı. İnönünün elini çabuk tutarak demokratikleşmesi gerekiyordu!
II. Dünya Savaşının bitimine doğru İsmet İnönü çok partili demokratik düzene geçileceğini bildirdi ve öyle de oldu. Oysa, Atatürkün 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fıkrasını kurdurarak çok partili düzene geçmesini erken ve yersiz olarak nitelendiren İnönü, onun ölümünden sonra kendisini üstelik Almanyanın Führerine, İtalyanın Duçesine koşut bir biçimde Milli Şef ilan ettirmiş bulunuyordu. Ama şimdi, Führer de, Duçe de, demokratik ülkelerce yenilmiş ve tarihin derinliklerine gömülmüşlerdi. Yoksa sıra şimdi Milli Şefe mi gelmişti? Çünkü kendilerini demokratik olarak tanıtan ABD, İngiltere ve Rusya, savaşın son amacının yeryüzünde, tüm ülkelerde, anti-demokratik rejimleri devirerek yerlerine demokratik olanlarını geçirmek olduğunu açıklayıp duruyorlardı. Türkiyedeki rejim ise, Milli Şefi, tek partisi, parti-devlet anlayışı bakımından, tam anlamıyla anti-demokratik idi. Ve Stali, Türkiyeyi açıkça tehdit etmeye başlamıştı. İnönünün elini çabuk tutarak demokratikleşmesi gerekiyordu!