Bir milletin yönelimlerini, tepkilerini, korkularını, istek ve beklentilerini, direnç ve karşı koyuşlarını tanımanın en kestirme yolu o milletin destanlarını okumak ve bilmektir. Çünkü destanlar oluşum sürecine bütün bir halkın katıldığı yüzyıllarca süren uzun bir oluşum evresinden geçerek ortaya çıkar. Milletin her ferdi kulaktan kulağa aktararak destanın oluşumuna düşleri, hayalleri ve beklentileriyle katkıda bulunur. Bu yüzden destanlar milletlerin ortak ürünleridir ve bunun için her hâliyle milleti yansıtırlar.
Her milletin destanı olmaz. Bir milletin millî destanının olabilmesi için o milletin, millet halk hayalinin destanlar oluşturmaya elverişli bulunduğu tarihin en eski ve en karanlık devirlerinde millet olarak yaşamış olması gerekir. Yine o milletin, millet halk hayalinden çağlar boyu silinmeyecek denli iz bırakan önemli ve büyük olaylar yaşamış olması gerekir. Bu açıdan milletimiz, destanlar yaşamaktan yaşadığı destanları yazıya aktarmaya fırsat bulamamıştır denilebilir.
Orta Asya coğrafyasında oluşan destanlarımız şimdiye kadar yazıya aktarılmış ve pek çoğunun derli toplu baskıları da yapılmıştı. Ancak Anadolu sahasında oluşan destanlarımızın şimdiye değin derli toplu ve güvenilir baskıları henüz yapılamamıştı. Hece Yayınları en az Orta Asya coğrafyasında oluşan destanlar kadar önemli ve millet oluşumuzun temel taşlarını sayılan Anadolu coğrafyasında oluşan destanları yayımlayarak çok önemli bir kültür hizmetini yerine getiriyor. Hece Yayınları, Anadolu coğrafyasında oluşan destanları bir dizi olarak yayımlayacak. Şimdiden Battal Gazi Destanı'yla Dânişmend Gazi Destanı'nı yayımlayan Hece, Saltuk Gazi Destanı'nı da yayıma hazırlıyor.
Battal Gazi Destanı konusu ve kaynakları bakımından yerli olmamakla birlikte Türk hafızası ve muhayyilesiyle şekillendiği için millî destanlarımız arasında sayılır. Dânişmend Gazi Destanı ile Saltuk Gazi Destanı tamamen Türk kültür coğrafyasında oluşmuştur ve İslamî dönem içinde yer alır. Atalarımız, 1071'de Anadolu'yu vatan kıldıktan sonra bu coğrafyada üç önemli destan vücuda getirirler: Battal Gazi Destanı, Dânişmend Gazi Destanı ve Saltuk Gazi Destanı.
Anadolu'da oluşan ilk Türk destanı Battal Gazi Destanı'dır. Bu destan konu bakımından Türklerle ilgili değildir. Ancak Türk toplumunun muhayyilesiyle şekillendiğinden millî bir destan karakteri kazanmıştır. Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından çok sevilir. Bunun nedeni Battal Gazi'nin İslâmiyet'in yayılması için gösterdiği fedakârlık ve kahramanlıklardır. Üstelik bu kahramanlıkların mekânı Anadolu'dur. Bu destan, Anadolu sahasındaki diğer Türk destanları Dânişmend Gazi Destanı ve Saltuk Gazi Destanı'na da kaynak olmuştur.
Malatya'dan İstanbul'a uzayan hattın kuzey kısmının Dânişmend Gazi ve gaza arkadaşları tarafından fethini anlatan Dânişmend Gazi Destanı İslâmî-Türk destanlarının ilk ve en önemli örneğidir. Anadolu'nun bir bölümünün fethini menkıbevî bir dille anlatan Dânişmend Gazi Destanı, kültür ve medeniyetimizin açısından son derece önemlidir. Battal Gazi Destanı ile Saltuk Gazi Destanı'na göre tarihî bilgilere çok daha uygundur ve abartılara fazla yer vermediğinden birçok tarihçi tarafından kaynak kabul edilir. Dânişmend Gazi Destanı, XIV ve daha önceki yüzyıllarda Anadolu'nun coğrafî durumuyla Türklerin gelenek, görenek ve hayat tarzının incelenmesi açısından bir kaynak niteliği taşır. Bu destanın mekânı Dede Korkut Hikâyeleri'nin mekânıyla örtüşür.
Oğuzlar 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya girmiş, uzun süre bu coğrafyayı vatan yapma kılma mücadelesine girişmişlerdir. Oysa hâlâ Anadolu içlerinde kalan çok sayıda Bizans topluluğu bu coğrafyayı Türklere teslim etmemek için uzun yıllar direnir. Ayrıca Anadolu'nun pek çok yöresine Türkler girmekte zorlanırlar. Bizanslılarla Türkler arasında bu mücadeleler devam ederken pek maddî, manevî pek çok insan çeşitli faaliyetlerde bulunmuş (Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Mevlâna Celâleddin Rumî ... gibi) ve bazı şahsiyetlerin gayretleri efsaneleşmiştir. Bu mücadelelerde Dânişmend Gazi ve Saltuk Gazi'nin olağanüstü gayretleri ise destanlaşmıştır. Dânişmend Gazi'nin çevresinde gelişen olaylar daha sonra yazıya geçirilmiş, böylece Dânişmend Gazi Destanı bize kadar ulaşmıştır.
Dânişmend Gazi Destanı, Malazgirt Savaşı'ndan hemen sonra Anadolu'da başlayan Türk-Bizans mücadelelerini anlatır. Destanda anlatılan olayların mekânı Malatya, Kayseri ve Ankara'dan İstanbul Boğazı'na çekilecek bir çizginin kuzeyidir.
Dünyanın giderek küreselleşip küçüldüğü şu günlerde evimizi korumanın belki de en etkili yöntemi bu destanlardan çıkarılacaktır.
Bir milletin yönelimlerini, tepkilerini, korkularını, istek ve beklentilerini, direnç ve karşı koyuşlarını tanımanın en kestirme yolu o milletin destanlarını okumak ve bilmektir. Çünkü destanlar oluşum sürecine bütün bir halkın katıldığı yüzyıllarca süren uzun bir oluşum evresinden geçerek ortaya çıkar. Milletin her ferdi kulaktan kulağa aktararak destanın oluşumuna düşleri, hayalleri ve beklentileriyle katkıda bulunur. Bu yüzden destanlar milletlerin ortak ürünleridir ve bunun için her hâliyle milleti yansıtırlar.
Her milletin destanı olmaz. Bir milletin millî destanının olabilmesi için o milletin, millet halk hayalinin destanlar oluşturmaya elverişli bulunduğu tarihin en eski ve en karanlık devirlerinde millet olarak yaşamış olması gerekir. Yine o milletin, millet halk hayalinden çağlar boyu silinmeyecek denli iz bırakan önemli ve büyük olaylar yaşamış olması gerekir. Bu açıdan milletimiz, destanlar yaşamaktan yaşadığı destanları yazıya aktarmaya fırsat bulamamıştır denilebilir.
Orta Asya coğrafyasında oluşan destanlarımız şimdiye kadar yazıya aktarılmış ve pek çoğunun derli toplu baskıları da yapılmıştı. Ancak Anadolu sahasında oluşan destanlarımızın şimdiye değin derli toplu ve güvenilir baskıları henüz yapılamamıştı. Hece Yayınları en az Orta Asya coğrafyasında oluşan destanlar kadar önemli ve millet oluşumuzun temel taşlarını sayılan Anadolu coğrafyasında oluşan destanları yayımlayarak çok önemli bir kültür hizmetini yerine getiriyor. Hece Yayınları, Anadolu coğra... tümünü göster