6 . yüzyılda Çinden Karadenize kadar uzanan geniş topraklarda bütün Türk kabilelerini bir imparatorluk altında birleştirmeyi başaran Oğuzların Müslüman topraklarına göçü 10. yüzyılın sonuna doğru başlamıştı. Bir sonraki yüzyılda ise Oğuzlar kitleler halinde batıya ve güneye doğru ilerlerken, Batı Asyadaki Oğuzlar Akdenize kadar vardılar; Selçuklu sultanlarının önderliğinde İran, Güney Kafkasya ve Küçük Asyanın neredeyse tamamını ele geçirdiler. Selçuklu devletini yıkan Moğol egemenliğinin sönmesiyle birlikte yerel halk arasına yerleşmiş göçebe Oğuz boyları Karakoyunlu ve Akkoyunlu adıyla Türkmen ittifakları oluşturdular. Bayındır boyunun yönettiği Akkoyunlu oymağı Doğu ve Güneydoğu Anadoluyu egemenliği altına alırken, daha batı kesimlerde Kayı boyundan gelen Osmanlı devleti yükseliyordu.Dede Korkut Hikâyeleri yüzyıllar boyunca sözlü gelenekte varlığını koruyup biçimlendikten sonra Oğuzların dilinde yazıya geçirildi. Hikâyelerin oluştuğu dönem de, yazıya aktarıldığı tarih de tam olarak bilinememektedir. Yazık ki bu hikâyelerden günümüze yalnızca Dresden ve Vatikanda bulunan iki yazma ulaşabilmiştir. Hikâyelerin çok daha eski bir Oğuz destanının on iki bölümünden ibaret olduğu düşünülse de, kim tarafından yazıya aktarıldığı belirsizdir.Dede Korkut ya da Korkut Atanın kim olduğuna dair elimizde neredeyse hiç bilgi yoktur. Hikâyelerin girişindeki bilgiye göre Oğuzların Bayat boyundan bilge bîr kişi olup Hz. Muhammed döneminde yaşamıştır. Başka kaynaklarda Osmanoğulları devletini kuran Kayı boyundan olduğu söylenir. Bir başka yerde de İç Oğuz ve Dış Oğuz beylerinin şeyhi olarak geçer. Bütün bu belirsizliklere rağmen bu hikâyeler, geçmişte yaşayan ve ismi artık kaybolup gitmiş Türk Homeros ya da Homeroslarının varlığını belgelemektedir.Şimdiye kadar Dede Korkut üzerine ülkemizde yayımlanan en kapsamlı araştırmayı sunan bu baskı hikâyeleri, Dresden yazmasının tıpkıbasımını ve Orhan Saik Gökyayın büyük emekle oluşturduğu yüzlerce sayfalık açıklamayı ve hikâyelerde geçen sözcüklerin dizinini içermektedir.
6 . yüzyılda Çinden Karadenize kadar uzanan geniş topraklarda bütün Türk kabilelerini bir imparatorluk altında birleştirmeyi başaran Oğuzların Müslüman topraklarına göçü 10. yüzyılın sonuna doğru başlamıştı. Bir sonraki yüzyılda ise Oğuzlar kitleler halinde batıya ve güneye doğru ilerlerken, Batı Asyadaki Oğuzlar Akdenize kadar vardılar; Selçuklu sultanlarının önderliğinde İran, Güney Kafkasya ve Küçük Asyanın neredeyse tamamını ele geçirdiler. Selçuklu devletini yıkan Moğol egemenliğinin sönmesiyle birlikte yerel halk arasına yerleşmiş göçebe Oğuz boyları Karakoyunlu ve Akkoyunlu adıyla Türkmen ittifakları oluşturdular. Bayındır boyunun yönettiği Akkoyunlu oymağı Doğu ve Güneydoğu Anadoluyu egemenliği altına alırken, daha batı kesimlerde Kayı boyundan gelen Osmanlı devleti yükseliyordu.Dede Korkut Hikâyeleri yüzyıllar boyunca sözlü gelenekte varlığını koruyup biçimlendikten sonra Oğuzların dilinde yazıya geçirildi. Hikâyelerin oluştuğu dönem de, yazıya aktarıldığı tarih de tam olarak bilinememektedir. Yazık ki bu hikâyelerden günümüze yalnızca Dresden ve Vatikanda bulunan iki yazma ulaşabilmiştir. Hikâyelerin çok daha eski bir Oğuz destanının on iki bölümünden ibaret olduğu düşünülse de, kim tarafından yazıya aktarıldığı belirsizdir.Dede Korkut ya da Korkut Atanın kim olduğuna dair elimizde neredeyse hiç bilgi yoktur. Hikâyelerin girişindeki bilgiye göre Oğuzların Bayat boyundan bilge bîr kişi olup Hz. Muhammed döneminde yaşamıştır. Başka kaynaklarda Osmanoğulları devletini ... tümünü göster