Depresif Piyon

Güzelliğe güzellik katan kremlerle, giysileri beyazdan öte beyaz kılan deterjanlarla, insana mutluluk veren çikolatalarla, kendimizi farklı hissetmenize sebep olan beş para etmez kıyafetlerle, fidanların toprağa bağlılığı gibi sağlam bir bağ ile bağlı olduğumuz markalarla ve de yer kalırsa duygularla dolu naylon bir poşet miydi yoksa?

Ne zaman ki istekler gerektiğinden fazla artar, işte o zaman poşet yırtılır ve egolarımızın yerini bir boşluk, bir panik anı alır. İşte bu panik anı; insan hayatını umursamayan, dünyaya gelme amacımız her neyse onu unutturup yerine acımasızlığı ve açgözlülüğü yerleştiren kapitalist sistemin besin kaynağıdır. Basit gibi görünse de hayat denilen bu yanılsama çok komplikeymiş. Yirmi üç senedir yaptığım şey de bu komplikenin içinde poşeti doldurmakmış.

Şu kısacık ömrümde kurduğum hayallere, hedeflerime, sahip olduklarıma rağmen pes etmenin bu kadar kolay ve çekici olacağı aklıma gelmezdi.

Yerdekileri ararken yerin dibinde olduğunun farkına varmamak gibi, her şeyini kaybetmekten öte her şeyin üstüne binmesi gibiydi hayat. Bu ana nasıl gelmiştim; ne kadar mutluydum oysa ki.

Komik olan şu ki geleceğe yoğunlaşmanın sonucunda şu an burada, İstanbul Boğazı’nın insanı içine sürükleyen manzarasına karşı kulağıma bir şeyler fısıldayan meltemin eşliğinde, elimde bir kutu minik mavi hap ve bir şişe viskiyle oturmuş geçmişimi düşünüyorum.

“Kıymet bilmez oğul, kullanım tarihi geçmiş arkadaş, sahipsiz sevgili ve stajyer...”

Gözlerimden akan tanelerin hüsranla gün yüzüne çıkmasına rağmen, şenliklerle uğurlanıp bu boktan dünyaya veda edeceğim.

Güzelliğe güzellik katan kremlerle, giysileri beyazdan öte beyaz kılan deterjanlarla, insana mutluluk veren çikolatalarla, kendimizi farklı hissetmenize sebep olan beş para etmez kıyafetlerle, fidanların toprağa bağlılığı gibi sağlam bir bağ ile bağlı olduğumuz markalarla ve de yer kalırsa duygularla dolu naylon bir poşet miydi yoksa?

Ne zaman ki istekler gerektiğinden fazla artar, işte o zaman poşet yırtılır ve egolarımızın yerini bir boşluk, bir panik anı alır. İşte bu panik anı; insan hayatını umursamayan, dünyaya gelme amacımız her neyse onu unutturup yerine acımasızlığı ve açgözlülüğü yerleştiren kapitalist sistemin besin kaynağıdır. Basit gibi görünse de hayat denilen bu yanılsama çok komplikeymiş. Yirmi üç senedir yaptığım şey de bu komplikenin içinde poşeti doldurmakmış.

Şu kısacık ömrümde kurduğum hayallere, hedeflerime, sahip olduklarıma rağmen pes etmenin bu kadar kolay ve çekici olacağı aklıma gelmezdi.

Yerdekileri ararken yerin dibinde olduğunun farkına varmamak gibi, her şeyini kaybetmekten öte her şeyin üstüne binmesi gibiydi hayat. Bu ana nasıl gelmiştim; ne kadar mutluydum oysa ki.

Komik olan şu ki geleceğe yoğunlaşmanın sonucunda şu an burada, İstanbul Boğazı’nın insanı içine sürükleyen manzarasına karşı kulağıma bir şeyler fısıldayan meltemin eşliğinde, elimde bir kutu minik mavi hap ve bir şişe viskiyle oturmuş geçmişimi düşünüyorum.

“Kıymet bilmez oğul, kullanım tarihi geçmiş arkadaş, sahipsiz sevgili ve stajyer...”

Gözlerimden akan tan... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 176 sayfa
Temmuz2012 tarihinde, Sepya Yayıncılık tarafından yayınlandı


ISBN
9789944825610
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

kartaliceee1903
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski