Varolan üzerinde düşünmek, çabalamak... Değişmekte olanı görerek yeniyi yakalamak, yaratmak,iletmek... Her değişimi ve yeniliği çoğaltmak... İşte Erelin yaşamı. Bir yaşamı, uyum ve denge içerisinde, kalıplaşmış sınırların ötesine: renkli ve çokışıklı alanlara taşımak... O yaşamın içine cıvıl cıvıl başka yaşamları katmak... Yaşadıkları, yazdıkları, düşündükleriyle genç kalabilmek... İşte Elçin Tapanın yaşamı. Ve o yaşama mektupları, telefonları, fakslarıyla; yürekleri, yüreklerindeki sevgileri, gözlerindeki umut parıltlarıyla katılan; hayatı, hayatları çoğaltan başka yaşamlar... Aslında mutlu olmak, olabilmek ne kadar kolay! TADIMLIKAnneleri Gözlemliyorum İlk görüşmelerimizde:-- Kendi durumlarının ne kadar zor olduğunu,-- Kabullenme sürecinde ne kadar zorluklarla karşılaştıklarını,-- Yakın çevrelerinden (eş, kayınvalide, hatta anne, arkadaş) ne derece hayal kırıklıkları yaşadıklarını,-- Kendi Downlı yavrularının durumunun ne kadar fena olduğunu,-- Bazıları benim bu kitabı yazma cesaretimden daha az sıkıntı çektiğimi düşündüklerini anlatıyorlar.Adeta kimin durumu daha zor, kim daha fazla ıstırap çekmiş diye yarışıyorlar. Esasen bu yaklaşım konuşulan her olumsuz olay için aynıdır. Bir yerinizin ağrıdığından söz edince, karşınızdaki sanki kendi ağrılarının daha fazla olduğunu söylemesi gerekirmiş gibi hisseder. Adeta o an için sıkıntısı olmamanın vicdan azabını çeker!
Varolan üzerinde düşünmek, çabalamak... Değişmekte olanı görerek yeniyi yakalamak, yaratmak,iletmek... Her değişimi ve yeniliği çoğaltmak... İşte Erelin yaşamı. Bir yaşamı, uyum ve denge içerisinde, kalıplaşmış sınırların ötesine: renkli ve çokışıklı alanlara taşımak... O yaşamın içine cıvıl cıvıl başka yaşamları katmak... Yaşadıkları, yazdıkları, düşündükleriyle genç kalabilmek... İşte Elçin Tapanın yaşamı. Ve o yaşama mektupları, telefonları, fakslarıyla; yürekleri, yüreklerindeki sevgileri, gözlerindeki umut parıltlarıyla katılan; hayatı, hayatları çoğaltan başka yaşamlar... Aslında mutlu olmak, olabilmek ne kadar kolay! TADIMLIKAnneleri Gözlemliyorum İlk görüşmelerimizde:-- Kendi durumlarının ne kadar zor olduğunu,-- Kabullenme sürecinde ne kadar zorluklarla karşılaştıklarını,-- Yakın çevrelerinden (eş, kayınvalide, hatta anne, arkadaş) ne derece hayal kırıklıkları yaşadıklarını,-- Kendi Downlı yavrularının durumunun ne kadar fena olduğunu,-- Bazıları benim bu kitabı yazma cesaretimden daha az sıkıntı çektiğimi düşündüklerini anlatıyorlar.Adeta kimin durumu daha zor, kim daha fazla ıstırap çekmiş diye yarışıyorlar. Esasen bu yaklaşım konuşulan her olumsuz olay için aynıdır. Bir yerinizin ağrıdığından söz edince, karşınızdaki sanki kendi ağrılarının daha fazla olduğunu söylemesi gerekirmiş gibi hisseder. Adeta o an için sıkıntısı olmamanın vicdan azabını çeker!