"Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç konuşamaz bir kere susarsa. Kuğu gibi dili dışarıda kalır, ses çıkmaz. Ben artık hep konuşacağım."
Bu bir devir romanı. Herkesin zamanı bir başkasına devrettiği hayatta, Ali ve Ayşe'nin beraber kurdukları gizli bir dünya var içinde. Sadece o iki çocuğun gördüğü ve bir tek dilsiz kuğuların bildiği bir yer. O dünyada bugün yaşadıklarımıza asıl biçimini verenler, yani unuttuğumuzu hatırlamadığımız şeyler var... Ece Temelkuran, yalnızca çocuk gözümüzle bakınca hatırlayacaklarımızı anlatıyor. Dilsiz kuğuların dün söylediklerini yarına devrediyor...
(Tanıtım Bülteninden)
"Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç konuşamaz bir kere susarsa. Kuğu gibi dili dışarıda kalır, ses çıkmaz. Ben artık hep konuşacağım."
Bu bir devir romanı. Herkesin zamanı bir başkasına devrettiği hayatta, Ali ve Ayşe'nin beraber kurdukları gizli bir dünya var içinde. Sadece o iki çocuğun gördüğü ve bir tek dilsiz kuğuların bildiği bir yer. O dünyada bugün yaşadıklarımıza asıl biçimini verenler, yani unuttuğumuzu hatırlamadığımız şeyler var... Ece Temelkuran, yalnızca çocuk gözümüzle bakınca hatırlayacaklarımızı anlatıyor. Dilsiz kuğuların dün söylediklerini yarına devrediyor...
(Tanıtım Bülteninden)
Bitirirken daha ne kadar bedel ödenecek, ne zaman akıllanacağız diyor insan,bugün yaşadıklarımıza baktıkça.
Hayatımda okuduğum en etkileyici romanlardan birisi Ece Temel kuran mükemmel bir üslupla mükemmel bir roman yazmış Devrimi iki çocuğun , Ali ve Ayşe'nin gözünden görmek.. Olaya başka yönden bakmak.. İnanılmaz keyifliydi. TEŞEKKÜRLE ECE TEMELKURAN
Kitabın beni en çok etkileyen tarafı iki farklı çocuğun gözünden anlatılıyor olması. Ve yazar dili o kadar güzel kullanmış ki çocukların o saflığı hissediliyor. Bahsedilen dönemde çekilen acıların insan üzerinde bıraktığı özellikle de çocuklar üzerinde bıraktığı etki daha çok gün yüzüne çıkıyor. Çok temiz, çok etkileyici bir kitap. Altını çizdiğim bir sürü bölüm var.
Darbe Dönemi ve onları kendi berrak dünyalarından değerlendiren iki ufaklığın romanı Devir.Bir solukta okuyabileceğiniz enfes bir kitap olmuş.Elimden düşüremedim tavsiye ederim...
1980 li yıllarda yaşananları,insanların davranışlarını ve olayları sekiz yaşlarında Ali ve Ayşe'nin gözüyle, onların ağzından anlatmış yazarımız. Ayşe memur anne babanın tek kızı. Ali'nin annesi Ayşelerin evine gündeliğe gidiyor Ali'yide yanında götürdüğü için Ayşe ile arkadaş oluyorllar. Ali ve Ayşe'nin birlikte iki hayalleri ve planları var birincisi kelebekleri meclise sokmak, ikincisi kuğuları kurtarmak. Çocukların dilinden anlatılan bu kitabı okurken kimi zaman içim acıdı anlattıklarına kimi zamanda güldüm hoşuma gitti masumca fikirleri. Acele edilmeden okunacak bir kitap bence. Tavsiye ederim.
12 EYLÜL 1980 DARBESİ'NİN 7-8 YAŞLARINDA İKİ KÜÇÜK ÇOCUĞUN AĞZINDADAN,BAŞKENT ANKARA'DAN ANLATIMI. AMA ÇOK BAŞARILI BİR ANLATIM OLDUĞU SÖYLENEMEZ. VASAT BİR KİTAP KANIMCA.YAZARIN 79-80 YILLARINDA KİTABIN BİR KAHRAMANINA ÇELİK TENCERE SATTIRMASI AYRICA UFAKTA OLSA ÖNEMLİ BİR MADDİ HATA KANIMCA .ÇELİK TENCERENİN ÇIKIŞI 84- 85. YILLARINDA ÇÜNKÜ.BÖYLE BİR HATA ADI DEVİR OLAN BİR KİTAPTA OLMAMALIYDI.
Beğenerek içim sızlayarak okuduğum bir kitap oldu,bir dönem iki çocuk gözünden ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi, kitap edebi açıdan çok başarılı hiç sıkmadı , ilk sayfadan itibaren bağladı beni. kitabın yalnızca tek bir kötü yanı var çok fazla yanlı , sol görüşle yazabilirsin onda sıkıntı yok fakat karşıt görüşe bu kadar hakaret etmesi hadi onu geçtim islamla dalga geçmesi hor geçmesi hoş görülemez açıkcası , dindar insanları o kadar kötü lanse etmiş ki çok rahatsız oldum açıkcası ,bu kadar beğenerek okuduğum bir kitapta keşke bu kısımlar olmasaydı dedim, yine de aliyi ayşeyi hüseyin abiyi çok sevdim ve çok üzdü beni bu kitap.
Çocukların ağzından duyduğumuz her hikaye olduğundan daha güzel geliyor kulağa... Ece Temelkuran da bunun başarılı bir örneğini vermiş.
Cok severek, gulumseyerek ve de aci ile tebessum ederek okudum "Devir" i. Ece Temelkuran"in harika bir anlatimi var. Duygulari derinden etkilemeyi cok iyi biliyor.
Yil 1980... Ali, Aliye ile Hasan"in oglu. Onlar Alevi.. Anne gundelikci.. Devrimci, solcu ve komunist damgasini yemis, sistem karsiti bir kesimden geliyorlar.
Ayse, Sevgi ile Aydin"in kizlari.. Aliye"nin, evine temizlige gittigi aile.. Solcular, orta halli bir aileler ve Turkiye"nin gundemini yakindan takip ediyorlar... Iki ailede o donemde var olan anarsinin tam gobegindeler..
Ayse ile Ali cok iyi arkadaslar. Tum kitabi onlarin gozlerinden ve hissettiklerinden okuyoruz. 7-8 yasinda ki bu iki cocucugun hem yasanan olaylara bakis acilari hem de birlikte bu mucadelede cocukca yer alislarini okur iken, o doneme ait, benim nesilden cok kisinin burnunun diregini sizlatacak anilarla dolu kitap.
Ankara Kugulu Park"daki kugular ucmasin diye kanatlari kesiliyor... Ayse ile Ali, kugulari kacirip onlari serbest birakmayi kendilerine gorev ediniyorlar. Boylece abi ve ablalarina "devrim" de yardim etmis olacaklar... Cunku sunu o yaslarinda bile cok iyi ogrenmisler: "Cunku insan belki hic konusamaz bir kere susarsa. Kugu gibi dili disarda kalir, ses cikmaz. " Onlar artik hep konusmaya karar veriyorlar.
1980 den bu yana susmaya devam ediyoruz... Artik kugular gibi ozgur olup, ucmanin zamani geldi de geciyor bile !!!!
504 sayfa
Şubat2015 tarihinde