Düşünce tarihinde belki de hiçbir konu devlet kadar irdelenmemiştir. Nedeni, devletin doğrudan insanların varoluş biçimini belirlemesidir. Devlet ortaya çıktığı andan itibaren sınırlar koymuş, belli üyelik kriterleri ve dışlama mekanizmaları oluşturmuştur. İnsanların dünya üzerindeki hareketlerini, haklarını, adlarını, dost ve düşmanlarını tayin eden hep devlet olmuştur. Peki, hayatımızı tümüyle kuşatan bu gücü devlet nereden alır? Devlet olmasaydı biz de olmazdık yanılsaması nasıl yaratılır? Bu soru(n)lar dün olduğu gibi bugün de zihinleri meşgul etmektedir. Kimileri devletin doğal olduğunu, milletimizi seçemediğimiz gibi devletimizi de seçemeyeceğimizi savunurken; toplumsal bir sözleşmeyle kurulduğunu söyleyenler de vardır.
Düşünce tarihinde belki de hiçbir konu devlet kadar irdelenmemiştir. Nedeni, devletin doğrudan insanların varoluş biçimini belirlemesidir. Devlet ortaya çıktığı andan itibaren sınırlar koymuş, belli üyelik kriterleri ve dışlama mekanizmaları oluşturmuştur. İnsanların dünya üzerindeki hareketlerini, haklarını, adlarını, dost ve düşmanlarını tayin eden hep devlet olmuştur. Peki, hayatımızı tümüyle kuşatan bu gücü devlet nereden alır? Devlet olmasaydı biz de olmazdık yanılsaması nasıl yaratılır? Bu soru(n)lar dün olduğu gibi bugün de zihinleri meşgul etmektedir. Kimileri devletin doğal olduğunu, milletimizi seçemediğimiz gibi devletimizi de seçemeyeceğimizi savunurken; toplumsal bir sözleşmeyle kurulduğunu söyleyenler de vardır.