Dinsel ve kültürel çoğulculuk gerçeğinin görmezden gelinmesinin artık mümkün olmadığı günümüz dünyasında, farklı dinsel geleneklerin taraftarlarıyla olan ilişkilerimizde, adına diyalog çağı denen yeni bir dönem başlamış bulunmaktadır. Bu yeni dönemle birlikte katı ve saldırgan misyonerlik ve davet yöntemleriyle, bir dinsel geleneğin mensuplarını kendi inançlarından döndürerek karşıt dinî geleneği bertaraf etme çabaları artık geçmişteki etkinliğini kısmen de olsa yitirmeye başlamıştır. Bunun yerine, dünyamızın her tarafında çeşitli dinsel geleneklerin mensuplarının barış içerisinde yaşamaları için karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde birbirleriyle diyalog kurma gayreti içerisinde olmaları gerektiği kanaati yaygınlık kazanmaktadır. Dahası teknoloji ve iletişim alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelerin bir sonucu olarak dünyamızın, farklı dinsel geleneklere ve çeşitli inançlara sahip insanların birbirleriyle kolayca ilişki kurabilecekleri küçük bir köy hâlini alması, inançları yerel kültür havzalarına ve mevcut coğrafi sınırlarına hapseden geleneksel tasavvurları ortadan kaldırmıştır. Dinler arası barış olmaksızın milletler arasında barış olmaz.Dinlerarası diyalog olmaksızın dinler arasında barış olmaz.Dinlerin temellerini araştırıp ortaya koymaksızın dinlerarasında diyalog olmazDünya barışının tesisine yönelik katkısının yanında diyalogun bir diğer önemli faydası da, globalleşen dünyamızda insanlığın yüz yüze olduğu açlık, ayırımcılık, sosyal ve ekonomik adaletsizlikler, baskı ve zulüm, çevre kirliliği ve temel insan haklarının ihlali gibi ortak beşeri sorunların çözümünde insanlığa yeni fırsatlar sunmasıdır. Bilindiği üzere her dinsel gelenek, özellikle de büyük dünya dinleri olarak adlandırdığımız İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Hinduizm ve Budizm gibi dinler, daha barışçıl, daha tek vücut olmuş, daha adil ve daha huzurlu bir dünya meydana getirmek için taraftarlarına, kendilerince çeşitli reçeteler sunmaktadırlar. Çünkü dinler, sadece hayatın anlamını değil, aynı zamanda onun nasıl yaşanması gerektiğini bildiren yolları da gösterirler.
Dinsel ve kültürel çoğulculuk gerçeğinin görmezden gelinmesinin artık mümkün olmadığı günümüz dünyasında, farklı dinsel geleneklerin taraftarlarıyla olan ilişkilerimizde, adına diyalog çağı denen yeni bir dönem başlamış bulunmaktadır. Bu yeni dönemle birlikte katı ve saldırgan misyonerlik ve davet yöntemleriyle, bir dinsel geleneğin mensuplarını kendi inançlarından döndürerek karşıt dinî geleneği bertaraf etme çabaları artık geçmişteki etkinliğini kısmen de olsa yitirmeye başlamıştır. Bunun yerine, dünyamızın her tarafında çeşitli dinsel geleneklerin mensuplarının barış içerisinde yaşamaları için karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde birbirleriyle diyalog kurma gayreti içerisinde olmaları gerektiği kanaati yaygınlık kazanmaktadır. Dahası teknoloji ve iletişim alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelerin bir sonucu olarak dünyamızın, farklı dinsel geleneklere ve çeşitli inançlara sahip insanların birbirleriyle kolayca ilişki kurabilecekleri küçük bir köy hâlini alması, inançları yerel kültür havzalarına ve mevcut coğrafi sınırlarına hapseden geleneksel tasavvurları ortadan kaldırmıştır. Dinler arası barış olmaksızın milletler arasında barış olmaz.Dinlerarası diyalog olmaksızın dinler arasında barış olmaz.Dinlerin temellerini araştırıp ortaya koymaksızın dinlerarasında diyalog olmazDünya barışının tesisine yönelik katkısının yanında diyalogun bir diğer önemli faydası da, globalleşen dünyamızda insanlığın yüz yüze olduğu açlık, ayırımcılık, sosyal ve ekonomik adaletsizlikler,... tümünü göster