Çağdaş Avrupa düşüncesini anlamak için hayranlık uyandırıcı ve vazgeçilmez bir kaynak.Raymond WilliamsKitabını bir kez daha okudum ve ilkinden daha fazla etkilendim. Kasvet vermeyen, nesnellik ve seçilen konuya aşkla yönelen araştırmacılığın hayranlık uyandırıcı bir örneği.Herbert Marcuse1920lerin sonlarında başlayan ve 1930ların ilk yıllarında kesinleşen düşüncemiz o idi ki, Nasyonal Sosyalistlerin zaferi kapıdadır ve bu ancak devrimci eylemlerle karşılanabilecek bir durumdur. Ne var ki, bu beklenenlerin bir de dünya savaşını gündeme getireceğini, doğrusu, hiç kestirememiştik. Ülkemizde bir ihtilalin kopacağını düşünüyorduk. Bu yüzden Marksizm, düşüncemiz için, hayati bir önem kazanmış bulunuyordu. Cenevre üzerinden Amerikaya uzanan mülteciliğimizden itibaren başlayan yıllarımızda da, şüphesiz, toplumsal olayların Marksist yorumlanış tarzı; tabii dogmatik bir materyalizm tutum ve anlayışımızda hiçbir zaman belirleyici olmamak koşuluyla düşüncemizde daima başat konumunu korumuştur. Politik sistemler konusundaki düşünce tarzımız bizlere, bunun yerine, Adornonun vaktiyle ifade etmiş bulunduğu üzere hiçbir savın her yönüyle bilinebilen bir mutlaklık olamayacağını; coşkularımızı okşayabilecek bir kavram olan hakikatın ise, öyle, ilk andaki görünüşüyle alıp kabul edeceğimiz herhangi bir şeyden çıkarsanamayacağını gözönünde tutmamızı öğretmiş bulunuyordu.Mark Horkheimer
Çağdaş Avrupa düşüncesini anlamak için hayranlık uyandırıcı ve vazgeçilmez bir kaynak.Raymond WilliamsKitabını bir kez daha okudum ve ilkinden daha fazla etkilendim. Kasvet vermeyen, nesnellik ve seçilen konuya aşkla yönelen araştırmacılığın hayranlık uyandırıcı bir örneği.Herbert Marcuse1920lerin sonlarında başlayan ve 1930ların ilk yıllarında kesinleşen düşüncemiz o idi ki, Nasyonal Sosyalistlerin zaferi kapıdadır ve bu ancak devrimci eylemlerle karşılanabilecek bir durumdur. Ne var ki, bu beklenenlerin bir de dünya savaşını gündeme getireceğini, doğrusu, hiç kestirememiştik. Ülkemizde bir ihtilalin kopacağını düşünüyorduk. Bu yüzden Marksizm, düşüncemiz için, hayati bir önem kazanmış bulunuyordu. Cenevre üzerinden Amerikaya uzanan mülteciliğimizden itibaren başlayan yıllarımızda da, şüphesiz, toplumsal olayların Marksist yorumlanış tarzı; tabii dogmatik bir materyalizm tutum ve anlayışımızda hiçbir zaman belirleyici olmamak koşuluyla düşüncemizde daima başat konumunu korumuştur. Politik sistemler konusundaki düşünce tarzımız bizlere, bunun yerine, Adornonun vaktiyle ifade etmiş bulunduğu üzere hiçbir savın her yönüyle bilinebilen bir mutlaklık olamayacağını; coşkularımızı okşayabilecek bir kavram olan hakikatın ise, öyle, ilk andaki görünüşüyle alıp kabul edeceğimiz herhangi bir şeyden çıkarsanamayacağını gözönünde tutmamızı öğretmiş bulunuyordu.Mark Horkheimer