Elinizdeki kitap Doğu Anadolu yüksek yaylasında tarıma dayalı yerleşik bir yaşam sürdürmüş olan M.Ö. 3. binyıl halklarıyla binlerce yıldır silinemeyen izler bırakan Urartu Krallığının M.Ö. 9. yüzyılda kuruluşundan birkaç yüzyıl öncesine kadar geçen süre içinde karşımıza çıkan karanlık dönemin bir değerlendirmesidir. Ovalar ve düzlükleri terk ederek yaylalarda yaşamını sürdüren bu kültür, boyalı çanak çömleğiyle ve daha çok kurganları içeren büyük nekropolleriyle tanınır. Ekonomilerinin hayvancılığa dayalı olması nedeniyle yüksek yaylalardaki uçsuz bucaksız otlakları seçtikleri ve pastoral bir yaşam tarzı sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Transkafkasya ve İran Azerbaycanı kazılarından iyi bilinen bu kültürün ülkemiz sınırları içindeki varlığı, yayıldığı tüm coğrafyada olduğu gibi henüz çözülememiş birçok problemi bünyesinde taşımaktadır.
Elinizdeki kitap Doğu Anadolu yüksek yaylasında tarıma dayalı yerleşik bir yaşam sürdürmüş olan M.Ö. 3. binyıl halklarıyla binlerce yıldır silinemeyen izler bırakan Urartu Krallığının M.Ö. 9. yüzyılda kuruluşundan birkaç yüzyıl öncesine kadar geçen süre içinde karşımıza çıkan karanlık dönemin bir değerlendirmesidir. Ovalar ve düzlükleri terk ederek yaylalarda yaşamını sürdüren bu kültür, boyalı çanak çömleğiyle ve daha çok kurganları içeren büyük nekropolleriyle tanınır. Ekonomilerinin hayvancılığa dayalı olması nedeniyle yüksek yaylalardaki uçsuz bucaksız otlakları seçtikleri ve pastoral bir yaşam tarzı sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Transkafkasya ve İran Azerbaycanı kazılarından iyi bilinen bu kültürün ülkemiz sınırları içindeki varlığı, yayıldığı tüm coğrafyada olduğu gibi henüz çözülememiş birçok problemi bünyesinde taşımaktadır.