Enis Batur 28 Haziran 1952 Eskişehir doğumlu. İlk yazısını 1970te, ilk şiir kitabını 1973te yayımladı. Günümüzün en çok yazan şairlerinden denebilir onun için. Doğu-Batı Dîvanıyla birlikte şiir kitapları on sekiz, toplam kitap sayısı ise altmışın üzerinde. Doğu-Batı Dîvanının ilk bölümü Gri Dîvanı daha önce tek kitap olarak yayımlamıştı Batur. Şimdi Gri Dîvanın yanına üç yeni dîvan daha ekleyerek genişletiyor dramatik şiirler toplamını. Doğu-Batı Dîvanı 1985-1996 yılları arasında yazılmış, Gri, Seferî, Alaca ve Barok Dîvanlardan oluşuyor. İtalyan Apartmanından At The Zooya, Kiremit Kokusundan Albinoya, Avignonlu Kızlardan Goethe Evine, oradan Sadinin Mezarı Başındaya... ve Kıyamet Suresine dek bir büyük yolculuk. Git, meleğin tuttuğu kitabı al ve yut onu: ağzında bal tadı (...) TADIMLIKZALİM BELLEK Bir başına derinlemesine yaşamak yetecek sanmıştı kendisine - toy değildi artık, genç bile sayılmazdı: Sonuna kadar paylaşamadığına göre, hiç paylaşmadan, sımsıkı kendinde tutarak, geri dönemeyeceğini bildiği yolu kat edebilirdi. Önce geceler düğümlendi oysa. Sonra geceden geceye ilerleyen o telâşlı akrep. Fişten çektiği telefonlar, üzerini çuhayla kapladığı ayna, çıkıp boşluğa baktığı kör balkon - anahtarlarını çevirip çekmeceye kaldırdığı kapılar ağır ağır zorlandı.
Enis Batur 28 Haziran 1952 Eskişehir doğumlu. İlk yazısını 1970te, ilk şiir kitabını 1973te yayımladı. Günümüzün en çok yazan şairlerinden denebilir onun için. Doğu-Batı Dîvanıyla birlikte şiir kitapları on sekiz, toplam kitap sayısı ise altmışın üzerinde. Doğu-Batı Dîvanının ilk bölümü Gri Dîvanı daha önce tek kitap olarak yayımlamıştı Batur. Şimdi Gri Dîvanın yanına üç yeni dîvan daha ekleyerek genişletiyor dramatik şiirler toplamını. Doğu-Batı Dîvanı 1985-1996 yılları arasında yazılmış, Gri, Seferî, Alaca ve Barok Dîvanlardan oluşuyor. İtalyan Apartmanından At The Zooya, Kiremit Kokusundan Albinoya, Avignonlu Kızlardan Goethe Evine, oradan Sadinin Mezarı Başındaya... ve Kıyamet Suresine dek bir büyük yolculuk. Git, meleğin tuttuğu kitabı al ve yut onu: ağzında bal tadı (...) TADIMLIKZALİM BELLEK Bir başına derinlemesine yaşamak yetecek sanmıştı kendisine - toy değildi artık, genç bile sayılmazdı: Sonuna kadar paylaşamadığına göre, hiç paylaşmadan, sımsıkı kendinde tutarak, geri dönemeyeceğini bildiği yolu kat edebilirdi. Önce geceler düğümlendi oysa. Sonra geceden geceye ilerleyen o telâşlı akrep. Fişten çektiği telefonlar, üzerini çuhayla kapladığı ayna, çıkıp boşluğa baktığı kör balkon - anahtarlarını çevirip çekmeceye kaldırdığı kapılar ağır ağır zorlandı.
300 sayfa