Orta yaşlarında bir inşaat mühendisi Kubilay doktorların çözemediği bir hastalıkla yaşıyor. Uyuduğunda uyandırılamıyor ve en az on iki saat uyumak zorunda.
Sadece kendisinin bildiği bir gizemi yaşarken kendine korunaklı bir hayat kuruyor.
Bilime son derece meraklı ve kafa yoran bu adam, hastalığına çözüm ararken uzaydaki konumumuz ve boyutlarla ilgili araştırmalar yapıyor. Fizikçilerle temas kuruyor ve popüler bilimle yetinmiyor.
Orta yaşlarında zengin bir adam, seçkin bir ailenin üyesi Ogeday. Gece hayatıyla ünlü, herkes tarafından sevilen ve özenilen bir adam. Onun da hayatı sadece kendisinin bildiği bir gizem içinde geçiyor. Belalı bir amca ve üzerine titreyen işadamı babasının göz bebeği.
Kendi halinde bir mimar Tuncay ve nişanlısı genç kadın Pınar.
Birbiriyle ilişik hayatlar yaşayan bu insanların hayatı hiç beklenmedik bir noktada birleşiyor.
Dört rakamıyla ilgili ilginç metaforlarla dolu kitapta biraz popüler bilim merakınızı dindirecek bilgiler de var. Rüyalarımızı kontrol edip edemeyeceğimiz ve alternatif yaşamları sorgulayacağımız fikirleri de ortaya sunuyor.
Özenle çalışılmış, senelerce üzerinde düşünülmüş bir ilk roman "Dört". Mustafa Sancak akıcı üslubu, zeki yaklaşımları ve sıra dışı bilimsel içeriğiyle adından söz ettirecek romanıyla akıllarda yer edecek.
"... Eskiden kölelik vardı. Köleler, sabahtan akşama kadar çalışır fakat yine de hiçbir şeye sahip olamazdı. Efendiler ise hiç çalışmaz ama her şeye sahip olurdu. Ben, dâhilik olayına biraz böyle bakıyorum. Normal insanın çok çalışıp yapamayacağı bir işi, sanki dâhi iki dakikada halledebilen bir insanmış gibi gösteriliyor. Yani dâhiler efendi, normal insanlar ise köle gibi bir durum var. 'O, dâhi olduğu için başarılı, ben dâhi değilim ki başarılı olayım,' şeklinde sakın düşünmeyin. İçinizde böyle bir düşünce varsa, hayatta başarılı olmak için iç dünyanızda bir
devrim gerçekleştirin ve kafanızdan bu kölelik düzenini kaldırın.
Dâhi yoktur! Varsa da yoktur!.."
Orta yaşlarında bir inşaat mühendisi Kubilay doktorların çözemediği bir hastalıkla yaşıyor. Uyuduğunda uyandırılamıyor ve en az on iki saat uyumak zorunda.
Sadece kendisinin bildiği bir gizemi yaşarken kendine korunaklı bir hayat kuruyor.
Bilime son derece meraklı ve kafa yoran bu adam, hastalığına çözüm ararken uzaydaki konumumuz ve boyutlarla ilgili araştırmalar yapıyor. Fizikçilerle temas kuruyor ve popüler bilimle yetinmiyor.
Orta yaşlarında zengin bir adam, seçkin bir ailenin üyesi Ogeday. Gece hayatıyla ünlü, herkes tarafından sevilen ve özenilen bir adam. Onun da hayatı sadece kendisinin bildiği bir gizem içinde geçiyor. Belalı bir amca ve üzerine titreyen işadamı babasının göz bebeği.
Kendi halinde bir mimar Tuncay ve nişanlısı genç kadın Pınar.
Birbiriyle ilişik hayatlar yaşayan bu insanların hayatı hiç beklenmedik bir noktada birleşiyor.
Dört rakamıyla ilgili ilginç metaforlarla dolu kitapta biraz popüler bilim merakınızı dindirecek bilgiler de var. Rüyalarımızı kontrol edip edemeyeceğimiz ve alternatif yaşamları sorgulayacağımız fikirleri de ortaya sunuyor.
Özenle çalışılmış, senelerce üzerinde düşünülmüş bir ilk roman "Dört". Mustafa Sancak akıcı üslubu, zeki yaklaşımları ve sıra dışı bilimsel içeriğiyle adından söz ettirecek romanıyla akıllarda yer edecek.
"... Eskiden kölelik vardı. Köleler, sabahtan akşama kadar çalışır fakat yine de hiçbir şeye sahip olamazdı. Efendiler ise hiç çalışmaz ama her şeye sahip olurdu. Ben, dâhi... tümünü göster
İlginç bir kitap. İçinde hikayeye yedirilmiş matematik ve fizik bilgileriyle aydınlanıyor, yeni şeyler öğreniyor bir yandan da hikaye içinde sürüklendikçe sürükleniyorsunuz. İçindeki karakterleri ailem gibi görerek okumuştum tüm absürdlüklerine rağmen. Hiç beklemediğiniz şeylerin de olması heyecanına heyecan katıyor.
Ciltsiz, 414 sayfa
2013 tarihinde, Postiga Yayınları tarafından yayınlandı