Mimari, sanat, sosyoloji ve edebiyatın kesişim noktalarını irdeleyen yazılar ve görsel ürünlerden oluşan bu kitap, doxalar (sanı) üzerinde bakışları yoğunlaştırmak üzere yola çıkmış bir okur/tasarımcı tarafından yazıldı.Kenti kavrayışımız, modernliğimizin aksine, Barthesın dediği gibi mitolojiktir kavrayışımızın karmaşıklık düzeyini modern bir kesinliğe doğru indirgememize olanak bulunmadığından, kentsel göstergebilime şiddetle ihtiyacımız var. NASAnın bu çöl fotoğraflarını gördüğümde ürpermedim bile. (Çünkü artık zaten her şeyde parmakizi görüyordum.) Her çöl, teninde rüzgârların bıraktığı kişisel desenden tanınırmış. Yirminci yüzyılın başından itibaren kent yaşamını geri dönmemecesine değiştiren otomobile (Henry Fordun yakıştırmasıyla dörttekere) adamakıllı bakabilmek için imgenin bileşenleri üzerinde uzun uzun çalışmak gerekli. TADIMLIKKent Merkezinde Traji-Komik Bir İstisnaSürülmüş, uzun süre kervan gezmiş; sonunda misafirperver bir kentle kendine yer bulmuş bir oba, bir aşiret, bir göçmen kuş sürüsü. Ortalama böyle bir imgesi var ama içeriğiyle oldukça çelişkili bir görünüm bu: Altı üstü, eski ayakkabılara pençe çakan, onların içini değiştiren, yırtıklarına dikiş atan, tabanına çivi çakan bir zanaat grubu karşımızdaki; Doğulu bir efsanenin Anadolu uzantısı değil... ..Yerin doğası bakımından, tamircilerin yuvalanma biçimi tam bir kist tipolojisidir. Kent merkezi denen o birbirine eklenmiş, giderek birbiriyle çarpışmış irili ufaklı ticaret kütlelerinden, işlev bakımından gerçekten de hiçbir farkı yok bölgenin. Fonksiyon bakımından bir yumru özelliği taşıyor, diğerleri gibi. Gelgelelim, kentbilimcilerinin belki üzerinde durmaya değmez bulacakları bu oluşum bir soru deposu. Virütik bir özelliği yok; günün birinde aktive olup da ya her yanı kuşatırsa diye korkacağımız bir şey de değil, aksine: kapalı, hattâ statik; ama gizil ve dolambaçlı. Geçici, derme çatma görünümüne rağmen evrimsel değil, kansersi bir yayılıma da sahip değil. Balıkçı barınaklarını andırıyor. Daha doğrusu, balıkçılardan ayakkabıcılara miras kalmış bir yer gibi duruyor. Öyleyse, onu bir mutant olarak niteleyip, kestirip atabilir miyiz? Nasıl olur da kentin en işlek noktasında bu kadar salaş ama bir o kadar da yaşam dolu bir işlev çalışabilir? Kendilerine hiçbir altyapı sunulmayan bunca kişi nasıl olur da yıllarca aynı noktada tutunabilir? Ve nasıl bunca derkenar bir zanaat burada böyle güçlü bir mekânsal varlığa kavuşabiliyor? Soruyorum, ekselansları. Kaçak yapı nedir ve toplumsal omurganın neresinde oluşmuş ne tür bir kaçak bu morfolojiyi meydana getirebilmiştir? Peş peşe sıralanmış kırk kadar yamru yumru dükkân yakın çevresine ve kente ne tür etkilerde bulunuyor ya da ne tür etkileşimler sonucunda burası böylesine dönüşebilmiş? Yapı kalitesi nedir; hijyenik olanla işlevsel olan arasında ne gibi bağlantılar vardır? Yapı ve kalite standartları nerede anlamlı, nerede anlamsızdır? Kentsel analiz nedir; kentte analiz edilebilecek bir şey mevcut mudur? Analiz süreciyle analiz edilen şeyin yaşantısı kesişmedikçe ne görmeyi umabilir gözlemci? Analiz edilebilen şey, o şeyin kendisi midir; yoksa, şey, görünür hale gelmiş koşullar mıdır? Kentsel ekonomi nedir; yerel ekonomi katmanı nelerden oluşur ve nereye kadar denetlenebilir? Kentsel iyileştirme projeleri gerçekte neyi iyileştirir? (İktidarın vicdanını mı?) Bir yapı için ne tür iyileştirme işlemleri yapılabilir? (Sinirlenmeyin ekselans, ben meraklı bir öğrenciyim sadece.) Kentteki herhangi bir gruba yönelik olarak ıslah çalışması yapmak doğru mudur? Kentteki her yapı ilerlemeye dönük olarak başkalaştırılabilir mi? İlerlemeye açık olmayan yapıları kentten silip atmak mümkün müdür? (Kentin parazitleri var mıdır ekselans?) Parazit program nedir, nasıl çalışır ve yapısı nedir? Kentteki zaman homojenize edilebilir mi; yoksa kentin özündeki özgürlük anlamı bunu geniş bir etik tartışmaya mı sürükler? Parazitlerimizi koruyabilir miyiz? (Ekselansları: Niye kaşınıyorsunuz?) Ya da, şöyle sorabiliriz soruyu: Parazitik bir yapıyı korumak düşüncesi, parazit üzerinde ne gibi etkiler yaratabilir? Kent nereye kadar episteme yoluyla kavranabilir? Kentsel rant nedir ve kaça ayrılır? Rantla yerel koşulların çarpışmasından her zaman sınıflandırılabilir sosyolojik yapılar mı türer; yoksa istisnalar var mıdır? Kentsel bir işlevin fizik yapısıyla gelir dağılımı arasında her zaman doğrudan ilişkiler mi bulunur? Kentte kalıcı yapı var mıdır; kalıcı bir yapı her zaman kalıcı fiziksel unsurlar taşır mı? Kent parazitleri, (beni bağışlayın ekselans) yuvalanmak için nereleri ve ne tür koşulları seçer? Kentte hava boşlukları var mıdır? Kent içinde aykırılık ve uyumluluk nedir, ne anlama gelir, böyle bir ayrım tanımlanabilir mi? Geleceğin kentinde geleneksel yapıların akıbeti ne olacaktır? Metropolitan yapılar gerçekte nedir, neleri barındırır ve mitolojik, arkaik ya da gerçekdışı ögelerden arınmış mıdır? (İnsanın içinde bulunduğu ve mitolojiden arınmış bir alan gösterebilir misiniz ekselans?) Mimari, kentsel ticari fonksiyonlar üzerinde ne kadar etkilidir veya ne kadar etkin kılınabilir? (Lütfen ekselans, bu konuda paneller düzenlemeyin. Sadece soruyorum.) Tasarımcı kente müdahale ederken ne düzeyde ve hangi ölçekte ayarda tutmalıdır elinin gözünü? Ve kent tasarımcısı ne demektir? Kenti tasarlamak her zaman binalarla, tabiri mazur görün, erekte olmak mı demektir? Tasarımcı ne zaman elindeki araçlardan hiçbirinin işe yaramadığını hissedecek kadar özgürdür? Bu noktada araçlarını tamamen terk etmesi mümkün müdür? Tasarımcıya dolaysız katkı sağlayan bilimsel yöntemler var mıdır? Ve doxa, ekselansları, nerede başlar? Ayakkabı tamircilerinin yaslandığı hamamlar, kent merkezinde termal su kullanımının en yoğun olduğu noktalar, aynı zamanda. Ama suyla ilişkisi bundan ibaret sayılmaz: Belediyenin Porsuk Nehrini ıslah çalışmaları kapsamında üzerini kapattığı kollardan biriyle de doğrudan bağlantısı bulunuyordu birkaç yıl öncesine kadar. Umumi WCnin hemen önünde akıp giden bir nehir kolu Hamamyolu Caddesine dönüp üzerindeki irili ufaklı köprülerle çocuksu bir oyuna girişiyordu. Hamamyolu Caddesini oluşturan temel kaynak buydu. Porsuk Nehri, kentin lağım ve kanalizasyon yükünü taşımayı üstlendikten sonra, tamircilerin bu arterle ilişkileri ebediyen kesilmeye yaklaştı. Balıkpazarından yükselen kokular, ardındaki un fabrikasından kimseye görünmeden yayılan fare sürüsü, Sıcaksular WCsinden yükselen kesif sidik buharı, hamamlardan yayılan çürütücü nem: Kentin bütün ifrazatının adeta bir kavşağı burası. Ayakkabı Tamircileri Beyliği, gün boyu bu ifrazata, kendine özgü çekiç gürültüleriyle yanıt veriyor. 08.03.2001, Eskişehir
Mimari, sanat, sosyoloji ve edebiyatın kesişim noktalarını irdeleyen yazılar ve görsel ürünlerden oluşan bu kitap, doxalar (sanı) üzerinde bakışları yoğunlaştırmak üzere yola çıkmış bir okur/tasarımcı tarafından yazıldı.Kenti kavrayışımız, modernliğimizin aksine, Barthesın dediği gibi mitolojiktir kavrayışımızın karmaşıklık düzeyini modern bir kesinliğe doğru indirgememize olanak bulunmadığından, kentsel göstergebilime şiddetle ihtiyacımız var. NASAnın bu çöl fotoğraflarını gördüğümde ürpermedim bile. (Çünkü artık zaten her şeyde parmakizi görüyordum.) Her çöl, teninde rüzgârların bıraktığı kişisel desenden tanınırmış. Yirminci yüzyılın başından itibaren kent yaşamını geri dönmemecesine değiştiren otomobile (Henry Fordun yakıştırmasıyla dörttekere) adamakıllı bakabilmek için imgenin bileşenleri üzerinde uzun uzun çalışmak gerekli. TADIMLIKKent Merkezinde Traji-Komik Bir İstisnaSürülmüş, uzun süre kervan gezmiş; sonunda misafirperver bir kentle kendine yer bulmuş bir oba, bir aşiret, bir göçmen kuş sürüsü. Ortalama böyle bir imgesi var ama içeriğiyle oldukça çelişkili bir görünüm bu: Altı üstü, eski ayakkabılara pençe çakan, onların içini değiştiren, yırtıklarına dikiş atan, tabanına çivi çakan bir zanaat grubu karşımızdaki; Doğulu bir efsanenin Anadolu uzantısı değil... ..Yerin doğası bakımından, tamircilerin yuvalanma biçimi tam bir kist tipolojisidir. Kent merkezi denen o birbirine eklenmiş, giderek birbiriyle çarpışmış irili ufaklı ticaret kütlelerinden, işlev bakı... tümünü göster