Dünyayı Sarsan On Gün, 1917 Sovyet Devrimini olanca canlılığıyla yansıtan bir anlatıdır. Devrimi günbegün izleyen Amerikalı gazeteci John Reed bir tarihçi titizliğiyle, belgelere dayanarak kurar yapıtını. Bu kitabı eşsiz kılan, başkaldırının açığa çıkardığı yaratıcı enerjiyle kaleme alınmış olmasıdır. Öyle ki baş döndürücü bir ivmeyle gelişen onca olay; gazete haberleri, polemikler, telgraflar, çağrılar ve bildiriler bir solukta okunmaktadır.Umutlu bir anlatıdır Dünyayı Sarsan On Gün. Delik ayakkabılar içinde üşüyen ayakların umudu, isten kararmış izbelerin kararlılığı, aç midelerin cesareti üzerinedir. İşçi sınıfı tarih sahnesine bir kez daha çıkar: Ancak bu kez muzaffer özne olarak... Tarih çizgisinin kırıldığı bu noktada, John Reedin okurları da sarsıntıya tanık olmaktalar.
******
Bu kitap gördüğüm bir tarih dilimidir. Ekim devriminin, yani rus asker ve işçilerinin başındaki Bolşeviklerin devlet gücünü ellerine geçirip onu Sovyetlerin ellerine bıraktıkları günlerin etraflıca bir öyküsü olmaktan öteye bir iddiası yoktur.
Kavga sırasında sevgim bağımsız kalamadı. Ama bu büyük günlerin tarihini yeniden yazarken, gerçekleri saptamaya uğraşan titiz bir tarihçi olarak olayların üstüne eğildim. John REED
******
Dünyayı Sarsan On Gün, 1917 Sovyet Devrimini olanca canlılığıyla yansıtan bir anlatıdır. Devrimi günbegün izleyen Amerikalı gazeteci John Reed bir tarihçi titizliğiyle, belgelere dayanarak kurar yapıtını. Bu kitabı eşsiz kılan, başkaldırının açığa çıkardığı yaratıcı enerjiyle kaleme alınmış olmasıdır. Öyle ki baş döndürücü bir ivmeyle gelişen onca olay; gazete haberleri, polemikler, telgraflar, çağrılar ve bildiriler bir solukta okunmaktadır.Umutlu bir anlatıdır Dünyayı Sarsan On Gün. Delik ayakkabılar içinde üşüyen ayakların umudu, isten kararmış izbelerin kararlılığı, aç midelerin cesareti üzerinedir. İşçi sınıfı tarih sahnesine bir kez daha çıkar: Ancak bu kez muzaffer özne olarak... Tarih çizgisinin kırıldığı bu noktada, John Reedin okurları da sarsıntıya tanık olmaktalar.
******
Bu kitap gördüğüm bir tarih dilimidir. Ekim devriminin, yani rus asker ve işçilerinin başındaki Bolşeviklerin devlet gücünü ellerine geçirip onu Sovyetlerin ellerine bıraktıkları günlerin etraflıca bir öyküsü olmaktan öteye bir iddiası yoktur.
Kavga sırasında sevgim bağımsız kalamadı. Ama bu büyük günlerin tarihini yeniden yazarken, gerçekleri saptamaya uğraşan titiz bir tarihçi olarak olayların üstüne eğildim. John REED
******
Bolşevik devrimini olanca heyecanı, karmaşası, zorluğu, ikilemiyle anlatan bir kitap.
John Reed, belgelerle zenginleştirdiği anlatısında öyle canlı bir dil kullanmış ki sanki bir roman okuyormuş tadı veriyor. Kimi yerlerde bir gerilim-aksiyon kitabı okuyormuş gibi oldum.
Ve en önemlisi, bu kitap zihnimdeki Bolşevik devrimi imgesini yerle bir etti. Ben sanıyor, tasavvur ediyordum ki: Bolşevikler, halkı arkasına alarak Geçici Hükümeti devirip Kışlık Sarayını basınca devrim oluyor; daha sonra iç savaş başlıyor.
Oysa devrim öyle anlık bir şey değilmiş, Bolşevikler Kışlık Sarayı basıp Geçici hükümeti devirdiklerinde; karşılarına bin türlü sorun çıkmış: Duma, grevler, diğer reformist sosyalist partiler, Kazaklar...
Ama sadece işçi, asker, köylü sovyetlerine dayanan ve güvenen Bolşevikler tüm zorlukların üstesinden gelip tarihi yazmış.
Dünyayı Sarsan On Günü yazan Amerikalı sosyalist gazeteci John Reed'e bin selam!
Sovyet devrimini gün gün saat saat anlatmış, kendinizi Lenin in , Troçki nin yanında hissediyorsunuz.
İnsanın tarihte giriştiği en heyecan verici öykünün ilk on gününü anlatan müthiş bir eser. Belgeler, tarihin o döneminde sahne alan kişiler, örgütler, partiler, gazetelerle ilgili çok detaylı bilgiler içeriyor. Bu belgesel anlatı aynı zamanda bir edebi eser. Bolşevik Devrimi o kadar güzel sahnelerle resmedilmiş ki, okurken zaman zaman tüylerim diken diken oldu.
368 sayfa