Elinizdeki kitap, Güney İtalyalı köylülerin faşist diktatörlüğe ve kilise bağnazlığına karşı olumsuz doğa koşullarında verdikleri yaşama mücadelisin anlatıyor. Bir yanda dünya çapında bir emperyalist savaş, diğer yanda içe kapanık yaşamlarını süren uzak İtalya köyleri. Ve köylülerin ilk kez karşılaştıkları bir rejim: Faşizm. Romanda iç içe geçen konulardan biri de sosyalist partisinin örgütlenme çabaları; devrimcilerin köylülere bilinç taşımaya çalışırken karşılaştıkları güçlüklerdir.
Elinizdeki kitap, Güney İtalyalı köylülerin faşist diktatörlüğe ve kilise bağnazlığına karşı olumsuz doğa koşullarında verdikleri yaşama mücadelisin anlatıyor. Bir yanda dünya çapında bir emperyalist savaş, diğer yanda içe kapanık yaşamlarını süren uzak İtalya köyleri. Ve köylülerin ilk kez karşılaştıkları bir rejim: Faşizm. Romanda iç içe geçen konulardan biri de sosyalist partisinin örgütlenme çabaları; devrimcilerin köylülere bilinç taşımaya çalışırken karşılaştıkları güçlüklerdir.
Ignazio Silone Ekmek ve Şarap adlı bu kitabında, köy yaşamını ve köylü kafasını didik didik ederek okuyucuya sunar. Üstelik anlatılan köylüler Güney İtalyalı ve dönem de Mussolini faşizminin görkemli yılları olunca konu daha baştan ilginçleşir.
Faşizmin yumruğu altındaki bir ülkede doğal afetleri Tanrı’nın öfkesiyle açıklayan köylülerin içinde isyan filizi yeşertmeye çalışan bir devrimci! Pietro Spina romanın, çocukluğunu ve ilk gençliğini köyde geçirmiş, hatta papaz okulunda okumuş, daha sonra sosyalizmi benimsemiş ve bu yüzden yıllarca ülke dışında yaşamak zorunda kalmış başkahramanıdır.