Osmanlı devletinin karşılaştığı en büyük tehlike, 16. ve 17. yüzyıllarda, köylüler ve elitler değil, eşkıyalardı. Osmanlılar, köylüleri ve dönüşümlü olarak görevlendirdikleri elitleri devlete bağımlı kılarak isyan etmelerini engelliyordu. Bu arada işsiz kalan paralı askerler ve levendler eşkıya topluluklarına dönüşüyor, uzun pazarlıklar sonucunda devlet sistemine dahil ediliyorlardı. Osmanlı İmparatorluğunun merkezileşme süreci Batı Avrupadaki merkezileşme tarzlarından farklı, ancak onlarla karşılaştırılabilecek yeni bir merkezileşmedir. Bu farklılık, imparatorluktaki devlet-toplum ilişkileriyle ilgili iki unsurun, toplumsal yapı ile Osmanlı yöneticilerinin özgün merkezileşme tarzlarının bileşiminde yatmaktadır. Karen Barkey 1995te Sosyal Bilimler Tarih Derneğinin Allan Sharlin ödülünü alan bu kitabında, eşkıyalık hareketlerinin niçin bir gerileme belirtisi olmadığını, devlet ile eşkıyaların karşı karşıya geldiği dönemlerin ardından merkezi iktidarın gücünün nasıl pekiştiğini anlatıyor.
Osmanlı devletinin karşılaştığı en büyük tehlike, 16. ve 17. yüzyıllarda, köylüler ve elitler değil, eşkıyalardı. Osmanlılar, köylüleri ve dönüşümlü olarak görevlendirdikleri elitleri devlete bağımlı kılarak isyan etmelerini engelliyordu. Bu arada işsiz kalan paralı askerler ve levendler eşkıya topluluklarına dönüşüyor, uzun pazarlıklar sonucunda devlet sistemine dahil ediliyorlardı. Osmanlı İmparatorluğunun merkezileşme süreci Batı Avrupadaki merkezileşme tarzlarından farklı, ancak onlarla karşılaştırılabilecek yeni bir merkezileşmedir. Bu farklılık, imparatorluktaki devlet-toplum ilişkileriyle ilgili iki unsurun, toplumsal yapı ile Osmanlı yöneticilerinin özgün merkezileşme tarzlarının bileşiminde yatmaktadır. Karen Barkey 1995te Sosyal Bilimler Tarih Derneğinin Allan Sharlin ödülünü alan bu kitabında, eşkıyalık hareketlerinin niçin bir gerileme belirtisi olmadığını, devlet ile eşkıyaların karşı karşıya geldiği dönemlerin ardından merkezi iktidarın gücünün nasıl pekiştiğini anlatıyor.