Edirneden Ardahana, Ardahandan Edirneye kadar Anadolu; sevincini, derdini, acısını, düğününü, karagününü hep türkülere dökmüştür. Bir türküye başladınız mı, bir ağıt okudunuz mu, oranın insanını atan kalbiyle, damarında dolaşan kanıyla çeker yanı başınıza. Anadolu Türküleri; Anadolu insanının gönül tarihidir. Yüzyıllardan süzülmüş, aynı kaynaktan çıkan pınarlar gibi arına arına bugüne gelmiş, insanoğlunun yüreğine oturmuştur. Yaşamın, ölümün, sevincin ve kederin tek dile gelme aracıdır türküler. Anadolu, seferberliğinden kahramanlığına, aşkından terk edilmişliğine, yaşamından ölümüne kadar her varlığını türküde yansıtmıştır. Onun adeta insanoğluyla, dış dünya ile bağlantısıdır türkü. Anadolu insanının sıcaklığını, temizliğini, gönüldenliğini hiçbir sey türküler kadar veremez
Edirneden Ardahana, Ardahandan Edirneye kadar Anadolu; sevincini, derdini, acısını, düğününü, karagününü hep türkülere dökmüştür. Bir türküye başladınız mı, bir ağıt okudunuz mu, oranın insanını atan kalbiyle, damarında dolaşan kanıyla çeker yanı başınıza. Anadolu Türküleri; Anadolu insanının gönül tarihidir. Yüzyıllardan süzülmüş, aynı kaynaktan çıkan pınarlar gibi arına arına bugüne gelmiş, insanoğlunun yüreğine oturmuştur. Yaşamın, ölümün, sevincin ve kederin tek dile gelme aracıdır türküler. Anadolu, seferberliğinden kahramanlığına, aşkından terk edilmişliğine, yaşamından ölümüne kadar her varlığını türküde yansıtmıştır. Onun adeta insanoğluyla, dış dünya ile bağlantısıdır türkü. Anadolu insanının sıcaklığını, temizliğini, gönüldenliğini hiçbir sey türküler kadar veremez