Yakın geçmişe dek, felsefenin koşulları, nesnel ve toplumsal koşullardı. Ve bu koşulların bir anlamda Teorisi olarak da daha çok politika idi. Badiou felsefeye Batıda bilimin, Doğuda politikanın, Batı Avrupada ise sanatın eklenti-lendiğinden (dikiş attığından) söz eder. Bu doğru bir sapta-madır. Türkiyedeki düşünce ortamı için de felsefe politika ile doluydu. Badiounun da belirttiği gibi özellikle Marxın Feuerbach üzerine tezlerinin altıncısında dile gelen işaret, yorumlamanın yerini eylemin aldığının işaretiydi. Ve Teori bu milattan itibaren bir eylem kılavuzu inşasına dönüşmüştü. Badiou için bu, felsefenin koşulları arasında bulunan politi-kanın kendi türeyimsel usulünün ve hakikatinin, felsefenin usulü ve hakikati haline gelmesiyle sonuçlandı. Aynı şey pozitivizmin felsefeye dikiş atmasıyla da gerçekleşmiş ve rakip felsefeler olarak yüzyılı damgalamışlardı. Ve 20 yüzyıl ortalarından itibaren, özellikle Heideggerle başlayan varlığın unutulması günahının sorumlusu olarak başta Platonculuk olmak üzere, tarihsici ve bilimci felsefeler yerlerini sanatın (şiirin) egemen olduğu felsefeye bıraktı. Bugün gelinen yer-den bakınca (şiir ve sanat dahil) bu koşulların, hüküm kay-bıyla malûl oldukları açık.Şimdi bu manzara karşısında ne yapılmalı? Badiou için yapılması gerekenler öncelikle sorgulamalarımızın mantık tipinin düşünülebilir tutarlılığını sağlamak durumunda olan bir mantık tipini bulmak ve ikincisi Karar tipinin kavram inşalarını mümkün kılabilecek ontoloji düşüncesini dikkate almak zorunda olmaktır. Bir mantık, ele alınan sorunun nasıl ifade edileceğini anlamayı gerektirir. Sorunun içeriği ise sadece zihnimizi meşgul eden fikirlerle değil, bunları iletecek araç tipini bulmakla da ilgilidir.
Yakın geçmişe dek, felsefenin koşulları, nesnel ve toplumsal koşullardı. Ve bu koşulların bir anlamda Teorisi olarak da daha çok politika idi. Badiou felsefeye Batıda bilimin, Doğuda politikanın, Batı Avrupada ise sanatın eklenti-lendiğinden (dikiş attığından) söz eder. Bu doğru bir sapta-madır. Türkiyedeki düşünce ortamı için de felsefe politika ile doluydu. Badiounun da belirttiği gibi özellikle Marxın Feuerbach üzerine tezlerinin altıncısında dile gelen işaret, yorumlamanın yerini eylemin aldığının işaretiydi. Ve Teori bu milattan itibaren bir eylem kılavuzu inşasına dönüşmüştü. Badiou için bu, felsefenin koşulları arasında bulunan politi-kanın kendi türeyimsel usulünün ve hakikatinin, felsefenin usulü ve hakikati haline gelmesiyle sonuçlandı. Aynı şey pozitivizmin felsefeye dikiş atmasıyla da gerçekleşmiş ve rakip felsefeler olarak yüzyılı damgalamışlardı. Ve 20 yüzyıl ortalarından itibaren, özellikle Heideggerle başlayan varlığın unutulması günahının sorumlusu olarak başta Platonculuk olmak üzere, tarihsici ve bilimci felsefeler yerlerini sanatın (şiirin) egemen olduğu felsefeye bıraktı. Bugün gelinen yer-den bakınca (şiir ve sanat dahil) bu koşulların, hüküm kay-bıyla malûl oldukları açık.Şimdi bu manzara karşısında ne yapılmalı? Badiou için yapılması gerekenler öncelikle sorgulamalarımızın mantık tipinin düşünülebilir tutarlılığını sağlamak durumunda olan bir mantık tipini bulmak ve ikincisi Karar tipinin kavram inşalarını mümkün kılabilecek ontoloji düşüncesi... tümünü göster