Bir yanda Platon, Aristoteles, Descartes, Locke, Kant, Husserl, Peirce, Russell, Carnap gibi sistematik filozoflar, diğer yanda James, Dewey, Wittgenstein, Davidson, Putnam, Quine, Sellars, Gadamer, Kuhn, Heidegger, Neitzsche, Freud, Derrida... gibi filozof kahramanlar; verdiği filozoflar kanonu aklınızı da sözünüzü de çelebilecek çeşitlilikte iken, kendi konumunu pragmatist, nominalist, liberal ironist, postmodern burjuva liberali, indirgemeci olmayan fizikalist, tarihselci, epistemolojik davranışçı, holist... gibi bir dizi tanımlayıcı terime referansla karakterize eden, yazıları diyalektik mantığa, rasyonel analizlere kapalı bir filozofu, insanın zihni bulanmadan, dili dolanmadan, üstelik kendisinin reddettiği tarzda sistematize ederek açıklaması mümkün müdür?Rorty�nin metinlerini sistematik bir tarzda ele almadığı, argümanlar öne sürmekten ısrarla kaçındığı ve yeni bir felsefi sistem ya da teori öne sürme niyetinde olmadığı doğrudur. Ancak Rorty sözünüzü boşa çıkaracak tarzda, belirsizlikler, tutarsızlıklar ve paradokslar filozofudur aynı zamanda. Sözgelimi, Bernstein�ın da söylediği gibi, Rorty argüman takıntılı bir filozoftur, ama Felsefe ve Doğğanın Aynası ikna edici parlak argümanlarla doludur. Meta-anlatılara karşıdır, ancak tüm felsefe tarihini ayna metaforu kavramından okur. Bu nedenle yazılarında sabit izlekler yada temalar tespit etmek de mümkündür. Mesela,anti-özcülük (anti-essentialism) ve temel arayıcılık (anti-foundationalism), bir sohbet/söyleşi (conversation) formu olarak felsefe, özel alan-kamusal alan ayrımı, ironi, liberal umut ve dayanışma, etnosentrizm.Richard McKay Rorty; kimileri için bugün dünyadaki en ilginç filozof, entelektüel bir süperstar, analitik felsefenin en seçkin üyelerinden biri, kimileri için ise, alternatif bir ideoloji sunmak dışında kendine özgü hiçbir teorik konumu olmayan bir propagandist, entelektüel bir züppe, Analitik felsefenin Troya atıdır. Kendisine ilişkin tasvirlerin çeşitliliğine bakara, çağdaş Amerikan felsefesi içinde pek az filozofun Rorty kadar paradoksal bir konuma sahip olduğunu söyleyebiliriz.İlerleme güneşinin ufukta kaybolduğu, güneşli on yedinci yüzyıl Avrupa resminin silinmeye yüz tuttuğu, entellektüel coğrafyanın sınırlarının yeniden belirlendiği bir çağda, Batılı entelektüeller neredeyse her gün yeni bir posta bürünüp, �modern� geleneği ve onu şekillendiren problematik ve temaları aşmanın, dekonstrüksiyona uğratmanın ya da Rorty örneğinde olduğu gibi feshetmenin yollarını arıyorlar. Bu anlamda, yirminci yüz yılın entelektüel ve felsefi ilgilerini karakterize eden şeyin Montaigne�in on altıncı yüz yıl için söylediklerine benzer şekilde, şeyler hakkındaki teorilerden çok teoriler hakkındaki teoriler olduğu söylenebilir. Bu bakımdan, Felsefe ve Doğanın Aynası, modernitenin doğası, meşruiyeti ve moderniteyi karakterize eden şey(ler)in ne(ler) olduğu sorununun karakterize ettiği bu teoriler hakkındaki teoriler geleneği içinde önemli bir yer işgal eder.
Bir yanda Platon, Aristoteles, Descartes, Locke, Kant, Husserl, Peirce, Russell, Carnap gibi sistematik filozoflar, diğer yanda James, Dewey, Wittgenstein, Davidson, Putnam, Quine, Sellars, Gadamer, Kuhn, Heidegger, Neitzsche, Freud, Derrida... gibi filozof kahramanlar; verdiği filozoflar kanonu aklınızı da sözünüzü de çelebilecek çeşitlilikte iken, kendi konumunu pragmatist, nominalist, liberal ironist, postmodern burjuva liberali, indirgemeci olmayan fizikalist, tarihselci, epistemolojik davranışçı, holist... gibi bir dizi tanımlayıcı terime referansla karakterize eden, yazıları diyalektik mantığa, rasyonel analizlere kapalı bir filozofu, insanın zihni bulanmadan, dili dolanmadan, üstelik kendisinin reddettiği tarzda sistematize ederek açıklaması mümkün müdür?Rorty�nin metinlerini sistematik bir tarzda ele almadığı, argümanlar öne sürmekten ısrarla kaçındığı ve yeni bir felsefi sistem ya da teori öne sürme niyetinde olmadığı doğrudur. Ancak Rorty sözünüzü boşa çıkaracak tarzda, belirsizlikler, tutarsızlıklar ve paradokslar filozofudur aynı zamanda. Sözgelimi, Bernstein�ın da söylediği gibi, Rorty argüman takıntılı bir filozoftur, ama Felsefe ve Doğğanın Aynası ikna edici parlak argümanlarla doludur. Meta-anlatılara karşıdır, ancak tüm felsefe tarihini ayna metaforu kavramından okur. Bu nedenle yazılarında sabit izlekler yada temalar tespit etmek de mümkündür. Mesela,anti-özcülük (anti-essentialism) ve temel arayıcılık (anti-foundationalism), bir sohbet... tümünü göster