Bu kitapta bilimle ve özel olarak da fizikle gerçeklik arasında bulunması gereken ilişki kavramsal bir yaklaşımla ele alınmaktadır. batı bilim geleneği, eski yunan düşüncesinden gelen temel kavramlar, mantık ve geometri ile, ortaçağda müslümanların geliştirdiği cebir ve trigonometri ve gene müslümanların geliştirdiği deney, gözlem ve ölçmeye dayanan araştırma geleneği üzerine kurulup gelişmiştir. Eski yunan düşüncesinin temel kavramları üzerinde gelişen batı bilim anlayışı, bilim ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi ihmal ettiği için bugün ciddi teorik ve felsefî meselelerle karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. çağımızın en gelişmiş iki fizik teorisi, relativite ve kuantum teorileri, içlerinde taşıdıkları çözülemeyen kavramsal çelişkiler yanında, yarım yüzyılı aşan bütün çabalara rağmen birleştirilememektedir. bu çelişkiler çağımızın bazı seçkin fizikçilerini sonuçta bir ömür boyu inceledikleri tabiatı ?saçma? veya ?anlamsız? olarak vasıflandırma noktasına kadar getirmiştir. bilimle gerçeklik arasındaki ilişkiyi gözardı eden bir bilim anlayışı, bilim adamını gerçekliğe karşı duygusuz ve sadakatsiz bir hale getirmektedir. işte bu yüzden mevcut bilim anlayışının mutlaka bir alternatifinin geliştirilmesi gerekmektedir. elinizdeki kitap, günümüz bilim anlayışının kavramsal temellerini sorgulamakta ve yeni bir bilim anlayışının ilk işaretlerini sunmaktadır.
Bu kitapta bilimle ve özel olarak da fizikle gerçeklik arasında bulunması gereken ilişki kavramsal bir yaklaşımla ele alınmaktadır. batı bilim geleneği, eski yunan düşüncesinden gelen temel kavramlar, mantık ve geometri ile, ortaçağda müslümanların geliştirdiği cebir ve trigonometri ve gene müslümanların geliştirdiği deney, gözlem ve ölçmeye dayanan araştırma geleneği üzerine kurulup gelişmiştir. Eski yunan düşüncesinin temel kavramları üzerinde gelişen batı bilim anlayışı, bilim ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi ihmal ettiği için bugün ciddi teorik ve felsefî meselelerle karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. çağımızın en gelişmiş iki fizik teorisi, relativite ve kuantum teorileri, içlerinde taşıdıkları çözülemeyen kavramsal çelişkiler yanında, yarım yüzyılı aşan bütün çabalara rağmen birleştirilememektedir. bu çelişkiler çağımızın bazı seçkin fizikçilerini sonuçta bir ömür boyu inceledikleri tabiatı ?saçma? veya ?anlamsız? olarak vasıflandırma noktasına kadar getirmiştir. bilimle gerçeklik arasındaki ilişkiyi gözardı eden bir bilim anlayışı, bilim adamını gerçekliğe karşı duygusuz ve sadakatsiz bir hale getirmektedir. işte bu yüzden mevcut bilim anlayışının mutlaka bir alternatifinin geliştirilmesi gerekmektedir. elinizdeki kitap, günümüz bilim anlayışının kavramsal temellerini sorgulamakta ve yeni bir bilim anlayışının ilk işaretlerini sunmaktadır.