Gece; uykunun, korku ve tehlikenin zamanıdır. Karanlık kötülüklere gebedir, korku bilinmeyenden beslenir. Uyku insanın savunmasız halidir; bilinçten de, maskelerinden de soyunmuştur insan.Gündüz ve gece, uyanıklık ile uyku ayrı dünyalardı bir zamanlar; insanoğlu ateşi bularak karanlık ve soğukla baş etmeye, geceyi aydınlattı, ama rüyalarında gecenin karanlık ve soğuk yüzüyle başbaşa kalmaktan kurtaramadı insanı.Çarpıcı bir ustalıkla kaleme alınmış bu kitapta, A. Alvarez, geceyi bütün yönleriyle inceliyor. Onu nasıl aydınlatır; güvenli kılmak için neler yaparız? Rüyalarımızı hangi dillerde görürüz? Gecenin izindeki bu yolculuk, neon ışıklarıyla aydınlatılmış şatafatlı sokaklardan polislerin gezdiği puslu yeraltı mekanlarına ve ruhumuzun ücra köşelerine kadar uzanıyor. Alvarez, gece korkularının hem dehşete düşürüp hem de ilham verdiğini; rüyaların zihni hem özgürleştirdiğini hem de bilinçdışının gizli dünyasına giden kapıyı araladığını anlatıyor. Uykuya teslim olduğumuzda bedenlerimize ne olduğunu ve beynimizin içinde nelerin döndüğünü anlamaya çalışan bilimadamlarıyla da tanıştırıyor. Aklın hastanelerinde rastlayacağımız bütün fenomenleri rüyalarımızda yaşayabiliriz diyordu, Wundt. Freud da, rüyalarımızı hatırlamak istemeyeceğimiz kadar ahlâksız oldukları için unutuğumuzu söylüyordu. Charles Fishera göreyse rüyalarımız sayesinde hepimiz güvenli delilikler yaşıyorduk. Goya ise Akıl uyuyunca canvarlar uyanıyor diyordu. Rüyalar Kafkadan Marqueze, Picassodan Felliniye sanatçının fantezi dünyası da oldu, Freuddan Lacana bilim adamlarının inceleme konusu da.Gece, bilginin ve kişisel deneyimin zarif bir bileşimi... Bu kitap bir keşif yolculuğu ve karanlığın sırlarına ilk adımınızı atmak için harikulade bir fırsat.
Gece; uykunun, korku ve tehlikenin zamanıdır. Karanlık kötülüklere gebedir, korku bilinmeyenden beslenir. Uyku insanın savunmasız halidir; bilinçten de, maskelerinden de soyunmuştur insan.Gündüz ve gece, uyanıklık ile uyku ayrı dünyalardı bir zamanlar; insanoğlu ateşi bularak karanlık ve soğukla baş etmeye, geceyi aydınlattı, ama rüyalarında gecenin karanlık ve soğuk yüzüyle başbaşa kalmaktan kurtaramadı insanı.Çarpıcı bir ustalıkla kaleme alınmış bu kitapta, A. Alvarez, geceyi bütün yönleriyle inceliyor. Onu nasıl aydınlatır; güvenli kılmak için neler yaparız? Rüyalarımızı hangi dillerde görürüz? Gecenin izindeki bu yolculuk, neon ışıklarıyla aydınlatılmış şatafatlı sokaklardan polislerin gezdiği puslu yeraltı mekanlarına ve ruhumuzun ücra köşelerine kadar uzanıyor. Alvarez, gece korkularının hem dehşete düşürüp hem de ilham verdiğini; rüyaların zihni hem özgürleştirdiğini hem de bilinçdışının gizli dünyasına giden kapıyı araladığını anlatıyor. Uykuya teslim olduğumuzda bedenlerimize ne olduğunu ve beynimizin içinde nelerin döndüğünü anlamaya çalışan bilimadamlarıyla da tanıştırıyor. Aklın hastanelerinde rastlayacağımız bütün fenomenleri rüyalarımızda yaşayabiliriz diyordu, Wundt. Freud da, rüyalarımızı hatırlamak istemeyeceğimiz kadar ahlâksız oldukları için unutuğumuzu söylüyordu. Charles Fishera göreyse rüyalarımız sayesinde hepimiz güvenli delilikler yaşıyorduk. Goya ise Akıl uyuyunca canvarlar uyanıyor diyordu. Rüyalar Kafkadan Marqueze, Picassodan Felliniye sanatçının ... tümünü göster
304 sayfa
11Nisan2002 tarihinde, Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlandı