Amerikada edebiyatta yeni bir Umberto Eco olarak gösterilen Richard Zimler, Lizbonun Son Kabalacısı adlı ünlü romanından sonra, bu kez de Geceyarısının Peşinde ile Türk okuyucusunun karşısında. 19. yy sonunda geçen roman, dönemin çalkantılı tarihi atmosferi içinde yürek burkan bir dostluk ve sevgi hikâyesi. Yedi yaşındaki Portekizli yarı Yahudi yarı Hıristiyan; yarı Portekizli yarı İskoç John Zarco Stewartın kendi yaşıtları ve daha sonra da babasının Güney Afrikadan getirdiği Çalılık-insanı Geceyarısı ile kurduğu saf ve alabildiğine yürekten arkadaşlık hepimizi kendi çocukluğumuza götürecek. O kaygısız, o tertemiz duygularla dolu günlere... Ama masumiyet sonsuza kadar süremez. John büyüdükçe başına gelen beklenmedik olaylar ve ihanetler, onu derin hayal kırıklıklarına ve üzüntülere sürükler. Ne var ki o pes etmez, içindeki dikbaşlı küçük çocuğu hep yaşatır ve bütün olumsuzluklara rağmen hayatın bedelini ödeyerek, onu hak etmeyi başarır. Üç kıtanın hikâyesi otuz yıllık bir süreçte ustaca anlatılıyor bu romanda. Portekizin kuş pazarından Güney Carolinaya uzanan heyecanlı bir yolculuk. Yahudi mistisizmi, Afrika yerli kültürü ve sürekli değişen bir Avrupa... Başından sonuna kadar nefes kesen bir roman.
Amerikada edebiyatta yeni bir Umberto Eco olarak gösterilen Richard Zimler, Lizbonun Son Kabalacısı adlı ünlü romanından sonra, bu kez de Geceyarısının Peşinde ile Türk okuyucusunun karşısında. 19. yy sonunda geçen roman, dönemin çalkantılı tarihi atmosferi içinde yürek burkan bir dostluk ve sevgi hikâyesi. Yedi yaşındaki Portekizli yarı Yahudi yarı Hıristiyan; yarı Portekizli yarı İskoç John Zarco Stewartın kendi yaşıtları ve daha sonra da babasının Güney Afrikadan getirdiği Çalılık-insanı Geceyarısı ile kurduğu saf ve alabildiğine yürekten arkadaşlık hepimizi kendi çocukluğumuza götürecek. O kaygısız, o tertemiz duygularla dolu günlere... Ama masumiyet sonsuza kadar süremez. John büyüdükçe başına gelen beklenmedik olaylar ve ihanetler, onu derin hayal kırıklıklarına ve üzüntülere sürükler. Ne var ki o pes etmez, içindeki dikbaşlı küçük çocuğu hep yaşatır ve bütün olumsuzluklara rağmen hayatın bedelini ödeyerek, onu hak etmeyi başarır. Üç kıtanın hikâyesi otuz yıllık bir süreçte ustaca anlatılıyor bu romanda. Portekizin kuş pazarından Güney Carolinaya uzanan heyecanlı bir yolculuk. Yahudi mistisizmi, Afrika yerli kültürü ve sürekli değişen bir Avrupa... Başından sonuna kadar nefes kesen bir roman.