Bir aileyi aile yapan nedir? Cahide Birgül, ikinci romanı Geceye Uyananlar’da semboller, çatışmalar ve gerilimle kurgulanmış bir olay örgüsü çerçevesinde bu soruyu sorarken, suç mahalli olarak evi, suç ortaklığı olarak da aileyi mercek altına alıyor.
Suçluluk duygusuna esir düşmüş, sevgisizliğini, bastırılmış hislerini, iktidar arzusunu yönetmeye çalışan “teşkilat” mensubu Haluk; ağabeyinin kriminal hayatının gölgesinde kendini bulmaya çabalayan, kuşatılmış kız kardeşi Nilüfer ve tüm ailenin gizlerinin, ayıplarının cisimleştiği zihinsel engelli kardeşleri Memo… Şiddet, cinsellik ve siyasi tarih ekseninde gelişen olaylar, birlikte yaşayan ancak herhangi bir kesişim kümesi bulunmayan bu üç kardeşin hayatını şekillendirirken her birini yavaşça uçuruma doğru sürükler ve gecenin sonsuz karanlığına hapseder. Hikâye, 90’ları karakterize eden kötücül, kirli ve “derin” ilişkilerin çekirdek aileden topluma akışının neden ve sonuçlarını çarpıcı bir şekilde ele alırken faili meçhulleri, Cumartesi Anneleri’ni ve kayıpları hem failin hem de mağdurun gözünden aktarır.
Cahide Birgül suçların, organize kötülüğün en masumane ve en kabul edilebilir olandan filizlenmesini, aile yadigârı nesne ve sembollerin psikanalitik dökümünü soluksuz bir akış içinde verirken, aslında hiç yabancısı olmadığımız halde, ürkütücülüğünün ayırdına mesafe koymadan varamadığımız meseleleri karanlıklardan, gölgelerden ve uykulardan çekip çıkararak gözler önüne seriyor.
Bir aileyi aile yapan nedir? Cahide Birgül, ikinci romanı Geceye Uyananlar’da semboller, çatışmalar ve gerilimle kurgulanmış bir olay örgüsü çerçevesinde bu soruyu sorarken, suç mahalli olarak evi, suç ortaklığı olarak da aileyi mercek altına alıyor.
Suçluluk duygusuna esir düşmüş, sevgisizliğini, bastırılmış hislerini, iktidar arzusunu yönetmeye çalışan “teşkilat” mensubu Haluk; ağabeyinin kriminal hayatının gölgesinde kendini bulmaya çabalayan, kuşatılmış kız kardeşi Nilüfer ve tüm ailenin gizlerinin, ayıplarının cisimleştiği zihinsel engelli kardeşleri Memo… Şiddet, cinsellik ve siyasi tarih ekseninde gelişen olaylar, birlikte yaşayan ancak herhangi bir kesişim kümesi bulunmayan bu üç kardeşin hayatını şekillendirirken her birini yavaşça uçuruma doğru sürükler ve gecenin sonsuz karanlığına hapseder. Hikâye, 90’ları karakterize eden kötücül, kirli ve “derin” ilişkilerin çekirdek aileden topluma akışının neden ve sonuçlarını çarpıcı bir şekilde ele alırken faili meçhulleri, Cumartesi Anneleri’ni ve kayıpları hem failin hem de mağdurun gözünden aktarır.
Cahide Birgül suçların, organize kötülüğün en masumane ve en kabul edilebilir olandan filizlenmesini, aile yadigârı nesne ve sembollerin psikanalitik dökümünü soluksuz bir akış içinde verirken, aslında hiç yabancısı olmadığımız halde, ürkütücülüğünün ayırdına mesafe koymadan varamadığımız meseleleri karanlıklardan, gölgelerden ve uykulardan çekip çıkararak gözler önüne seriyor.
Yazarın değişik bir anlatımı var. Kasvetli ve sizi sürekli diken üstünde 'şimdi kötü bir şey olacak' diye bekleten bir anlatımı var. Kişileri öyle güzel işlemiş ki gözünde canlandırmakta zorlanmıyorsun. Kendinden bir parça da buluyorsun mutlaka.
Olay örgüsünden çok anlatımı beni etkiledi. Beğendim,tavsiye ederim.
Karton Cilt, 336 sayfa
Şubat2020 tarihinde, Epsilon Yayınevi tarafından yayınlandı